15 Aralık 2008 Pazartesi

İsyanımız Kutlu Olsun

Merhabalar,

Yunanistan'da olus halinde olan isyan tum anarsistler gibi bizi de tarif edilemez duzeyde heyecanlandirdi. Su anda ne yazik ki oraya gitmek gibi bir sansimiz yok, ancak olaylari basindan ve internetten izlemekle yetiniyoruz, bu da bizi diken ustunde oturur bir hale getiriyor. Keske isyancilarla dayanismak icin daha fazla sansimiz olsaydi ama ulus devletin (maddi ve epistemolojik) sinirlari her zaman oldugu gibi bugun de bizi kisitliyor. Basindan ve tartismalardan takip ettigimiz kadariyla bu isyan hakkindaki bazi mulahazalarimizi buradaki arkadaslarla paylasmak istedik; belki bize kizacaklar veya kotumser gorundugumuz icin ic gecirecekler olabilir ancak iyimserligin bazi gerceklerle simdiden kisitlanmasi, gelecekte "soyle de davranilabilirdi" diye hayiflanmaktan iyidir diye dusunuyoruz. ..

1. Yunanistan Komunist Partisi'nin durumu ve perspektifi herkesin malumu... Parti icinde "radikal" olarak adlandirilabilecek bir grup bulunsa da partinin resmi cizgisi olaya itidal ile yaklasma ile belirlenmis. Parti genel olarak mulke karsi yapilan saldirilara karsi ve iktidari parlamenter metodlarla ele gecirmekten yana. Bu "bilissel carpitma"yi anarsistler iyi tanirlar diye dusunuyoruz: Usanmadan kutsadiklari halkin dogrudan demokratik eylemine burjuva adab-i muaseretini kullanarak engel koymaya calisan bir devrimci parti. Isyancilarin komunist partinin eylemlerin "liderligini" ele gecirmek icin gosterecegi her cabaya israrla karsi koymalari gereklidir. Hatta sadece liderlik cabalarina degil, bu zumrenin her turlu uzlasma, itidal ve sagduyu davetlerine de usanmadan HAYIR! demek gereklidir. Zira, Friedrich Wilhelm'in dedigi gibi, "bizi bu kibar evet ve hayirlar hastalandirdi".
(KP ile ilgili bu madde belki de ispanyolca yazilsa yeridir!)

2. Hem Turkiye basininin hem de Avrupa basininin isyan ile ilgili ilginc saptamalari var: Bu isyan issiz, sigortasiz ve umutsuz Avrupa gencliginin geleceksizlik hissine karsi duydugu ofkenin disavurumuymus. Yani, parlamenter sistemin (kisaca büyük D ile Devlet'in) temel onermelerinde hicbir sorun yok, tum sorun beceriksiz Avrupali yoneticilerin gencleri maruz biraktiklari geleceksizlik duygusu. Anarsistler bu iddiayi da gayet iyi tanirlar. Bu, en sik kullanilan propaganda yontemlerinden biridir: Dusmanin (bu durumda isyancilar) ile alabildigine empati icinde oldugun goruntusunu ver, bir yandan da hem statukoyu koru, hem de dusmanini overek hedef kitlen karsisinda yerin dibine sok. Temel celiski beceriksiz Yunanli yoneticiler ve umutsuz gencler arasinda degildir; temel celiski Devlet'in bizzat varligi ve insanlar arasindadir; durumsal degil ontolojiktir. Isyancilarin basinin (ve bu basinin sosyolog, psikolog vb hizmetkarlarinin) bu iddialarini dikkate almak soyle dursun, onlara kahkahalarla gulmeleri ve onlarla alay etmeleri gerekir (ki buyuk ihtimalle durum budur). Anarsi, Evvelki yuzyilin baslarinda tebayi kontrol ve sucla (!) mucadeleyi bilimsellestirmek icin kurulmus olan sosyolojinin ve ruhun kusatilmasi hulyalarina dalan kardesi psikolojinin sinirlarina sigmayacak kadar buyuk neyse ki!

3. Isyancilarin kompozisyonu da onemli bir konu. Bu ulkedeki ve Yunanistan'daki bazi aklıevvel "aydinlar" isyancilarin anarsizmle iliskisini esnek buluyorlarmis. Saniriz bu isyan da yukarida sayilan sosyopsikolojik faktorlere baglanarak bir "sosyal hastalik" olarak damgalanmak isteniyor. Bu aklievvellere soyleyecegimiz sey sudur: Anarsi, bir sonuc degil bir olustur. Anarsi bir ideoloji oldugu kadar bir yontemdir. Anarsi o kadar esnektir ki, en esnedigi anda suratiniza boyle tokat gibi iniverir! Isyanci veya devrimci olmak icin cebinde KP karti vb tasimak gerektigine inanan kaldi mi hala? Isyancilar anarsist gruplara uye olsun ya da olmasin, Anarsi bu isyanin karakteridir ve bunu degistirmeye o "aydinlarin" gucleri yetmez, gozleri aydin...

4. Isyanin reel politika zumresi acisindan buyuk onem tasidigi asikar. Bu isyan, hukumeti dusurup erken secim yaptirmak icin bir basamak olarak kullanilabilir. Bu cabalara ozenle karsi durulmasi gerekir. Tum dunya halkina bu isyanin bir hukumeti dusurup, baska, daha demokratik bir hukumeti is basina getirmek amaciyla yapilmadigi; konunun hukumetin hangi parti tarafindan kuruldugu degil, partilerin ve hukumetlerin nasil ortadan kaldirilacagi ile ilgili oldugu anlatilmalidir. Anarsistler hukumetlerin degismesi ile insan(lig)in ozgurlesmeyecegini aci tecrubelerle ogrenmis bir topluluktur. Isyanin niteligini anlatmak icin girisilecek bu cabalara tum dunya anarsistleri gibi bu ulkedeki anarsistler de katki yapabilirler (yapmaya basladiklarini da goruyoruz).

Herkese sevgiler, isyanimiz kutlu olsun!

bir kisim ic-mihrak uyesi

Yunanistan Sokaklarında Kökü Âtide Bir İsyan

Anarşistiyle solcusuyla oluşan birikimin Grigoropulos’un öldürülmesinden sonra çıkan tepkide etkisi küçümsenemez. Ancak tepkiyi ayırt edici kılan bu birikimi çok aşan bir toplamın sokağa inmesiydi. Hareketi geçmişin bir kalıntısı değil de ortak geleceğimizin bir işaret fişeğine dönüştüren de tam da bu yeni unsurdur.

BİA Haber Merkezi - Atina

14 Aralık 2008, Pazar

“Avrupa’nın üzerinde bir hayalet dolaşıyor” diye başlamak abartılı olur elbet. Ama hani bir miktar mübalağa payıyla da olsa bu ifadenin belli bir güncelliği olduğunu da teslim etmek gerek.

Öyle olmasa Sarkozy başkanlık sarayında neden Yunanistan’daki eylemlerin Fransa’ya sirayet etmesinden korksun ki.

Liberation gazetesi de “Fransa Yunanistan olur mu” sorusunu manşetine taşımıştı.

Geçtiğimiz günlerde birçok Batılı basın yayın organı, Yunanistan’daki olayların, hele hele buhran devrinde, Avrupa’nın sair memleketlerine yayılma ihtimalinin olup olmadığını masaya yatırdı.

Independent mesela Yunanistan’daki hadiseleri iktisadi krizin yarattığı toplumsal tepkilerin ilk örneği olarak değerlendirdi.

İsyan ruh hali dolaşıyor

Fransa ya da Avrupa’da başka bir memleket “Yunanistan” olur mu olmaz mı bilinmez ama bugün kıtanın üzerinde hadi bir “hayalet” ya da bir heyula demeyelim ama bir isyan ya da direniş halet-i ruhiyesinin, ruhun kendisi değilse de bir ruh halinin dolaştığı ayan beyan ortada.

Aslında bu ruh halinin örneklerine ya da emarelerine yakın zamanlarda şahit olmuştuk. Fransa’daki banliyö ayaklanmalarıyla İlk İş Sözleşmesi’ne karşı gerçekleşen eylemlerden İtalya’daki öğrenci radikalizmine kadar yakın tarihli bir dizi örnek geliyor insanın hemen aklına.

Genç bir kuşağın can havliyle ileriye atılıp ülkenin siyasal ve sosyal gündemini tarumar ettiği “patlama” örnekleri bunlar.

Bu anlamda Yunanistan’daki “olaylar” daha genel bir fenomenin bir görünümü sayılmalı.

Söz konusu ortak halet-i ruhiyenin ardında ciddi bir hayal kırıklığı var.

II. Dünya Savaşı sonrasında, hiç değilse Avrupa’da, genç nesillerin anne ve babalarından daha müreffeh ve daha demokratik bir toplumda yaşayacakları genel bir varsayımdı.

Sokağa dökülen gençler

Genç kuşakların büyüklerinden daha “iyi” bir hayat sürecekleri, daha rahat koşullarda yaşayacakları sorgulanmaya gerek duyulmayan ortak bir kabuldü.

Bu durumun gerçekte gerçekten böyle olup olmadığı tartışması burada önemli değil.

Önemli olan, geçmişte büyük ölçüde verili addedilen bu kabulün son on yılda onulmaz derecede yara almış olması.

Onbinlerce insanın gündelik deneyimi hemen her gün bu “sürekli ilerleme” anlatısının altını oyuyor.

Genç insanlar, hem de mektep mezunu genç insanlar, işsizlik tehlikesini, toplumsal dışlanma tehdidini geçmişten çok daha yakıcı bir biçimde hissediyorlar.

İş bulsalar dahi emek piyasasındaki konumları geçmiştekinden çok daha sallantılı oluyor. Esnek, güvencesiz, yarı zamanlı, sigortasız, sendikasız işler bunlar.

Böylece yeni nesiller emek piyasasındaki rekabetin basıncını çok daha erken yaşlardan ve çok daha şiddetli bir biçimde tecrübe ediyor.

Kimi zaman “prekariat” olarak da adlandırılan çoğu genç bu geniş toplumsal kesime Yunanistan’da “700 Euro” kuşağı deniyor.

Haklarında ehil ellerce çok şey yazılıp çizilmiş bu hususlarda sözü uzatmanın yeri burası değil elbette.

Ancak vurgulanması gereken, kapitalizmin iktisadi ve siyasal kazanımlarına dair savaş sonrasında Batı’da oluşmuş ilerleme mitinin artık hiçbir inandırıcılığının kalmamış oluşunun siyasal ve sosyal sonuçlarını ilk idrak eden ve “kötümserliği örgütlemeye” neredeyse insiyaki olarak girişenlerin bu durumdan en çok etkilenen genç nesiller oluşu.

Velhasıl karşımızda bir toplumsal hareket olduğu, üstelik bu hareketin köklerinin geçmişte değil de gelecekte olduğu ayan beyan ortada.

Bu hareketi oluşturanların şu ya da bu örgüte, şu ya da bu akıma mensup olup olmadıklarını tartışmanın çok anlamı yok.

Gerçekten anlamlı olan tartışma, bu hareketin ayırt edici vasıflarını, ana karakteristiklerini ortaya koyabilmek.

Birçok yorumcu hareketi oluşturan insanları alt gruplara ayırmaya çalışıyor. Barışçılar ve şiddet taraftarları, anarşistler, solcular ve bilmem kimler vs. vs.

Elbette son bir haftada harekete geçen muazzam enerjinin bileşenlerini tartışmak anlamlı. Ancak akılda tutulması gereken şey, son bir hafta içerisinde Yunanistan sokaklarına düşenleri açık seçik kategorilere ayırarak tasnif etmenin bir hayli güç olduğu.

Aslında böylesi bir sınıflandırmadan çok ihtiyaç duyduğumuz şey, hareketin gerek “evrensel” gerek tikel vasıfları hususunda bir netliğe kavuşabilmek.
Neyin “yeni” neyin “eski” olduğunu tasnif edebilmek. Zarf ile mazrufu birbirinden ayırabilmek. Aksi bizi belki menkıbe anlatılıcılığına götürür ama siyasal bir analize değil.

Son bir hafta içerisinde sokağa çıkan ahali, solun ya da anarşist yapı, örgütlülük ve grupların “normalde” seferber edebildiklerinin çok ötesine geçiyor.
İyi ki de geçiyor. Elbette hiçbir zaman “sıfırdan” başlanmaz. Yunanistan radikal solun, yani komünizan solun, mesela Türkiye ile karşılaştırıldığında çok daha güçlü ve etkili olduğu bir ülke.

Radikal solun oldukça geniş bir toplumsal ardalanı var.

Keza değişik akım ve eğilimleriyle anarşistler de oldukça etkililer.

Bugün hepimiz biraz anarşist değil miyiz?

Bilhassa anarşistler ve keza radikal solun çok farklı kesimleri bu son bir hafta boyunca sürekli sokaklardaydılar elbette.

Anarşistler özellikle Politeknik ve Eksarhia semtindeki çatışmalarda en ön saftaydılar. Yine Atina ve Selanik’teki gösterilerde değişik anarşist gruplar Yunanistan standartları için bile oldukça kalabalık ve etkiliydiler.

Pazartesi akşamki büyük gösteride anarşist grupların kalabalıklığı karşısında şaşkınlığa düşüp meclis dışı soldan bir arkadaşa “anarşistler kaç kişi” diye sorunca “bugün hepimiz biraz anarşist değil miyiz?” cevabını almam durumu açıklıyor herhalde.

Anarşist demişken bir parantez açalım.

Yunanistan’da kendine “anarşist” ya da “anti-otoriter” ismini veren politik akımlar kümesinin geçmişi esas olarak diktatörlük sonrası dönemdedir.

Aslında ta 19. yüzyılın ikinci yarısından beri mesela Patra ya da Volos gibi merkezlerde anarşist gruplar var olmuşsa da sosyalist ve komünist solun gelişimi zamanla anarşist eğilimi marjinalize eder.

Anarşizm özellikle 1980’li yıllarda gençlik kesimleri içerisinde çok ciddi bir akım oluşturur. Atina ve özellikle Selanik gibi merkezlerde bu gelenek içerisinde şekillenmiş çok farklı siyasal referansları (anarkokomünizm, Bookchin, Kastoriadis vs.) olan birçok öbek vardır.

Bu anarşist kümelenmelerin eylem biçimleri de çok çeşitlidir.

İşgal evlerinden antifaşist çatışmalara, süper market basıp yoksul ahaliye “kamulaştırılan” ihtiyaç maddelerini dağıtmaktan sendikacılığa (mesela anarşistlerin etkisindeki “delivery-courier” sendikası hayli güçlüdür) ya da ekolojist inisiyatiflere kadar uzanır.

Radikal sol da eylemlerde en başından itibaren yerini aldı. Radikal sol derken kastedilenin ne olduğunu kabaca da olsa açıklamak gerek belki.

Önce Yunanistan’da kökü Komünist Parti’nin 1968’de bölünmesine kadar geriye götürülebilecek iki ana partiden bahsetmek gerekir.

Biri KP adını taşımaya devam eden ve Stalinist itikada imanda Avrupa çapında ancak Portekiz Komünist Partisi ile rekabet edebilecek siyasal oluşum.

Diğeri ise Avrokomünist geleneğin etkisinde olan Sinaspismos. Sinaspismos 2000’li yıllarda sola doğru ilginç bir evrim yaşadı.

Önceleri sol sosyal demokrat diye tarif edilebilecek bir çizgideyken alternatif küreselleşme hareketi içerisinde sola kaydı ve meclis dışı solun Maoist ya da Troçkist değişik kökenlerden çeşitli gruplarıyla Radikal Sol Koalisyonu (Syriza) oluşturdu.

Bu iki oluşum mecliste temsil edilen radikal solu oluşturuyor. Bunların haricinde meclis dışı olan ve kendisine çoğu zaman “antikapitalist sol” adı verilen ve çok sayıda örgütten (NAR, Spartakos, KKE-ML vs.) oluşan bir kesim var.

Komünist Parti (bu adlı partilerin geleneğine maalesef uygun olarak) harekete şüpheyle yaklaştı.

Baştan itibaren kendi eylemlerini düzenleyip ortak gösterilere katılmadı. Ortak gösterilerdeki “şiddet” eylemlerini kınayıp bunları provokatörlere yükledi.

Daha da ileri giderek rakibi Syriza’yı provokatörlere kol kanat germekle suçladı. Böylece sola aynı eleştiriyi yapan hükümet ve hatta aşırı sağla aynı zeminde buluşmuş oldu.

Ortak eylemlere hem de oldukça büyük bir kitleyle katılan Syriza ise medya ve hükümet kanadından çok ciddi basınç altında. “Şiddeti” ve “terörizmi” kınaması için sağlı ve maalesef “sollu” bu basınç altında (mesela bir bildirisinde hareketin ortak sloganı haline gelen “polisler, domuzlar, katiller” sloganının kullanılması medyada skandal sayıldı) zaman zaman yalpalıyor.

Örneğin genel grev günü sadece gösteriye katılıp yürüyüş kısmını es geçmesi bu basıncın etkisiyle açıklanabilir.

Ancak gene de Syriza’nın toplamda büyük bir “faulünün” olmadığını ve bütün basınca rağmen hareketin içerisinde yer alıp onu müdafaa ettiğini belirtmek gerekiyor.

Meclis dışı “antikapitalist sol” ise hareketin en etkin kesimlerinden.

Hemen bütün gösteri ve yürüyüşlerde ön saflarda yer aldı. Anarşist gruplara Syriza’ya göre daha yakın sayılabilecek bu kesim hareketin daha da yaygınlaşarak siyasallaşması için inisiyatif almaya çalışıyor.

Meclis dışı solun değişik unsurları özellikle üniversitelerdeki öğrenci hareketinde çok etkin. Ancak çok parçalı yapısı bu grupların şimdilik daha etkin olmasını önlüyor.

Fazla uzatmadan başa dönelim. Kısaca ve kabaca andığımız bu birikimin (anarşistiyle solcusuyla) Grigoropulos’un öldürülmesinden sonra açığa çıkan tepkinin kendini dışa vuruşunda etkisi küçümsenemez.

Ancak söz konusu tepkiyi ayırt edici kılan ve neredeyse bir “kalkışma” vasfı kazandıran, bu birikimi çok aşan bir toplamın sokağa inmesiydi.

Ortaokul öğrencilerinden genç işsizlere, üniversite öğrencilerinden “prekariat”lara bu toplam, hareketi kıtanın üzerinde dolaşan (hadi yine “hayalet” demeyelim) huzursuz bir ruh haline dönüştüren temel etkendi.

Hareketi geçmişin bir kalıntısı değil de ortak geleceğimizin bir işaret fişeğine dönüştüren de tam da bu yeni unsurdur.

Kızıltuğ ve Ahıska'ya:

Bu arada bitirirken bir kısa not:

Kızıltuğ ve Ahıska, Doğan Çetinkaya ile birlikte yazdığımız bir yazda yer alan bir (rakamla “1”) cümleden hareketle eylemlerde anarşistlerin etkisini küçümsediğimiz sonucunu çıkarmışlar.

Cümlemiz şu idi: “Bu gençlerin örgütlü solla, anarşistlerle bağları oldukça esnek”.

Buradaki meramımız, eylemlerin içinde yer alan geniş bir gençlik kesiminin (özellikle lise ve ortaokul gençleri) doğrudan örgütsel bir politik bağının olmadığı gerçeğini vurgulamaktı.

Esasında Yunanistan’da son bir hafta gerçekleşenlerde “yeni” ve dikkate değer olan, yukarıda yine ve yeniden tekrar edildiği üzere, anarşist ve solcuların ak günde kara günde zaten seferber ettiği elde mevcut kitlenin, yani “sen ben bizim oğlanın” eylemleri değil, bu “yeni” toplumsal aktörün devreye girmesiydi.

Zaten bir toplumsal sarsıntıyı mümkün kılan ancak elde mevcut olanı bir anda nitel ve nicel olarak çoğaltan yeni bir faktörün o tarihsel momente intikalidir.

Bu anlamda söz konusu “esneklik” hepimizi hem sevindiren hem de üzerinde düşündürten bir etken olmalı.

Gerisi, “sizinkiler mi bizimkiler mi yaptı” gibi lüzumsuz bir tartışmaya girmek olur ki bunun hepimiz için vakit kaybından başka hiçbir anlamı yok. (FB/EZÖ)

* Âti: Gelecek.

** Prekariat: Güvencede olmayan, rizikolu ve tehdit altında olanlar.


(Bu metin şu adresten alınmıştır : http://www.bianet. org/bianet/ kategori/ bianet/111351/ yunanistan- sokaklarinda- koku-%C3% 82tide-bir- isyan )

Yunanistan'dan Son Haberler

Yunanistan'dan son haberler: Agyos Dimitrios'ta "Halk Meclisi" çağrısı yapıldı!
Date Fri, 12 Dec 2008 01:35:39 +0200

Atina'dan selamlar...
Medyaya bakacak olursanız bugün sönmüş olması gereken isyan sürüyor.
Her ne kadar yağmur yağıyor olsa da Atina ve diğer şehirlerde isyan
ateşi sönmüyor. Bugün ortaöğretim öğrencileriyle birlikte gençler ve
işçiler yeniden meydanlara döküldüler. Binlerce insan bugün de polis
güçlerine karşı öfkelerini kustular ve en az 25 polis karakoluna
saldırıda bulundular.
Hukuk, İktisat ve Politeknik'te işgaller devam ediyor. Genel
toplantılara 300-500 kişi katılıyor. 300 okulda işgallerin sürdüğü
bilgisi var.
Ayrıca Agyos Dimitrios Belediyesi de yoldaşlarımız tarafından işgal
edildi ve 'halk meclisi' çağrısı yapıldı.
Yarın saat 12'de bütün öğrencilerin katılacağı bir yürüyüş çağrısı var.
Aynı zamanda devletin kolluk güçleri faşistlerle birlikte
anarşistlere, öğrencilere ve göçmenlere yönelik saldırıları
tırmandırıyorlar. Akşam saatlerinde 5 yoldaş (aralarında bir
Filistinli bir de Polonyalı) Koridallos Cezaevi'ne götürüldü. Üstelik
4 kişi daha Pazartesi günü mahkemeye çıkarılacaklar. Büyük ihtimalle
onlar da tutuklanacaklar. Şimdiye kadar gözaltına alınan 200 kişiden
5'i Atina'da, 8'i de Larisa'da tutuklandılar. Tutuklananlar, polisle
çatışma ve yağmaya katıldıkları gerekçesiyle yargılanacaklar.
Gözaltına alınanların yüzde 50'si göçmen ve Arap ülkelerinden göçen
25 kişi antiterör yasasına muhalefetten hakim karşısına
çıkarılacaklar.
Neredeyse bütün sokaklarda şu kuşlamayla karşılaşabilirsiniz;
Öfke Sönmüyor!
Bugünler Aleksi'nin günleri!

Yunanistan Savaş Alanı Gibi

Pazartesi 8 Aralık 2008 13:44:16 +0200

07/12/2008 - Yunanistan, polis anarşistlerle mutat gerilimde 15
yaşında bir genci öldürünce karıştı. Atina'nın merkezi yangın yerine
döndü, şiddet diğer kentlere sıçradı. Karamanlis ölen gencin
ailesinden özür dileyip polisi cezalandırma sözü verdi
YUNANİSTAN'DAKİ İSYAN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=GaleriHaber&ArticleID=911830&PAGE=1&Date=07.12.2008
ATİNA - Atina'da cumartesi akşamı 16 yaşındaki bir gencin polisin
açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmesinin ardından Yunanistan'ın pek
çok kentinde başlayan ve hafta sonu boyunca devam eden protesto
gösterilerinde yüzlerce işyeri, onlarca banka şubesi, kamu binası ve
araçta ciddi maddi hasar meydana geldi.
Kendilerini "anarşist" ve "iktidar karşıtı" olarak tanımlayan
grupların, Atina, Selanik, Yanya, Patra ile Girit adası başta olmak
üzere birçok kentte yaptığı, yer yer polisle çatıştıkları protesto
gösterilerinde, çok sayıda banka şubesi, işyeri, polis karakolu, kamu
binası ve aracı ateşe vermelerinin ardından adeta savaş alanına dönen
kentlerde bu sabah saatlerinde yaşam normale dönmeye başladı.
Atina İtfaiye ekiplerinden alınan ilk bilgilere göre Atina'da,
yalnızca son 24 saatte 24 banka şubesi, 35 işyeri, 22 araç, 12 ev, 7
otobüs durağı, 63 çöp konteyneri, iktidardaki Yeni Demokrasi
Partisi'nin (YDP) yerel yönetim bürosu kundaklandı.
Patra kentinde, bir banka şubesi, bir polis aracı, bir polis otoparkı,
4 özel araç, bir valilik aracı, 14 çöp konteyneri, Selanik'de 9 banka
şubesi, Makedonya - Trakya Bakanlığı basın bürosu, 7 araç, 40 çöp
konteyneri, Aristo Üniversitesi kantini, YDP bürosu, metro inşaat
alanı ve bir motosikletin ateşe verildiği belirtildi.
Girit'in Kandiye kentinde ise bir valilik aracı, 8 çöp konteyneri,
Kavala kentinde de YDP bürosu, polis merkezi pasaport işlemleri
dairesinin yanı sıra kentin "Hrisupoli" semtinde de bir sınır nöbet
noktasının ateşe verildiği kaydedildi.
İtfaiye teşkilatı, taş ve sopalarla yapılan saldırılar sonucu maddi
hasar oluşan yerlerin sayısının ise henüz belirlenemediğini belirtti.
Polis ekiplerinin kent merkezlerinde aldıkları güvenlik önlemlerini
sürdürdükleri, yanmış araç ve çöp bidonlarının yollardan çekilmesi
çalışmalarıyla ateş alan binalarda soğutma ve söndürme çalışmalarının
devam ettiği öğrenildi.
Adeta savaş alanını andıran Atina ile Selanik kent merkezlerinde
grupların bugün de gösteri yürüyüşleri yapmayı kararlaştırdığı
açıklandı.
Selanik Aristo ile Atina Teknik Üniversitelerine giren grupların
bölgede bulunan çevik kuvvet ekiplerine molotofkokteylleri atmaya
devam ettikleri, polisin ise göz yaşartıcı gazla karşılık verdiği de
kaydedildi.
Bu arada, 16 yaşındaki Aleksandros Andreas Grigoropulos adlı gencin
öldürülmesi olayına karışan 2 polis memuru ve olayın meydana geldiği
Eksarhia semti polis merkezi amirinin, açılan soruşturma bitirilene
kadar görevden alındıkları açıklandı.
Öte yandan Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, olaylarda hayatını
kaybeden gencin ailesine gönderdiği baş sağlığı mesajında, "Tüm
Yunanlılar gibi kendisinin de çok büyük üzüntü duyduğunu, sorumluların
bulunacağını ve böyle bir olayın tekrar etmemesi için gereken tüm
önlemlerin alınacağını" kaydetti.
Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ise olayların bir hukuk devleti için
travma teşkil ettiğini belirtti.
Yunanistan İçişleri Bakanı Prokopis Pavlopulos ile Bakan Yardımcısı
Panayotis Hinofotis'in dün sabah istifalarını Başbakan Karamanlis'e
sundukları, ancak istifalarının kabul edilmediği açıklanmıştı.
Polisin açtığı ateş sonucunda 16 yaşındaki bir gencin yaşamını
yitirmesini "münferit bir olay" olarak niteleyen Pavlopulos, olaylarla
ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü ve suçluların örnek olacak şekilde
cezalandırılacağını açıklamıştı.
Pavlopulos, protesto gösteriyle ilgili olarak da insan haklarıyla
ilgili gösterileri haklı bulduğunu, ancak bu gösterilerin masum
vatandaşlara zarar vermesine izin vermeyeceklerini vurgulamıştı.
Atina kent merkezindeki Eksarhia semtinde cumartesi gecesi, devriye
gezen polis aracına taş ve sopalarla saldıran bir grup maskeli kişiye
polisin ateş açması üzerine 16 yaşındaki genç yaşamını yitirmişti.

YUNAN BASINI
Öte yandan Yunan basın yayın organları, manşet haber olarak
sayfalarına taşıdığı olayların, uzun zamandır eksiklikleri olan polis
teşkilatının kara sayfasını teşkil ettiği görüşünde birleşti.
"Acının yerini öfkeye bıraktığını" kaydeden gazeteler, bir çocuğun
yaşamını yok yere kaybettiğini vurguladı.
"Suçluların cezalarının ağır olacağını" kaydeden Adesmevtos Tipos
gazetesi, "Küçük Aleksi'nin ölümü şok, üzüntü ve soru işaretleri
yarattı. Aleksi mali durumu iyi bir ailenin oğluydu" ifadesinin
kullanıldığı haberinde, çocuğun ölüm şeklinin bugün yapılacak adli tıp
değerlendirmesinde ortaya çıkacağını belirtti.
Gazete, gencin yaşamını yitirmesine adı karışan polisin ifadesinde
"yalnızca havaya ateş ettiğini" söylediğini, bu çerçevede kurşunun
sekmiş olması ihtimalinin gündeme geldiğini kaydetti.
Apoyevmatini gazetesi ise "Cehennem... Tüm Yunanistan'da iktidar
karşıtları ayaklandı" başlıklı haberinde, Atina'nın cumartesi gecesi
cehennemi yaşadığını, şimşek hızıyla yayılan, bir gencin polis
kurşunuyla yaşamını yitirmesi haberinin tüm ülkede binlerce kişiyi
sokaklara döktüğünü belirtti.
"Yunan polisinin kara sayfası" başlığını kullanan Vradini gazetesi,
olay yerinde bulunan görgü tanıklarının ifadelerinde, "polisin 15
yaşındaki bir genci soğukkanlılıkla katlettiğini" söylediklerini
okuyucularına taşıdı.
Gazete, "İki akılsız 'Rambo - güvenlik gücü mensubunun'
anlaşmazlıkları kendilerinin çözmeye çalıştıklarını, 15 yaşında bir
genci öldürdüklerini ve ülkeyi kaosa sürükledikleri"
değerlendirmesinde bulundu.
Ethnos gazetesi, "Sükuneti soğukkanlılıkla katlettiler. 15 yaşındaki
gencin ölümünden sonra toplumsal patlama tehdidi gündeme geldi"
ifadesinin yer aldığı haberinde, "son aylarda skandallar ile darbe
alan bir hükümete son kurşunun geldiği" yorumunda bulundu.
Elefteros gazetesi, "İlanı daha önce verilmiş olan bir yaşam kaybı
meydana geldiği" ve polis teşkilatının uzun zamandır eksiklikler
yaşadığı şeklindeki görüşe atıfta bulunduğu haberinde, organize olmuş
şekilde hareket eden grupların Atina ile Selanik'i "vurduklarını"
kaydetti.
Elefteros Tipos gazetesi, "İki dünya arasında suç, korku ve şiddet"
başlıklı haberinde, "olayların zaten yaralı halde olan bir teşkilata
kurşun sıktığını" yazdı.
Gazete, dün akşamdan bu yana gerek ABD gerekse İngiltere'nin
vatandaşlarına Atina'ya gitmekten kaçınmaları çağrısında bulundukları,
ABD'nin Atina Büyükelçiliği çalışanlarına ise kent merkezinde
bulunmamalarının tavsiye edildiğini kaydetti.
Elefterotipiya gazetesi ise "Cinayet ve saldırılar. Polis gereksiz
yere 15 yaşında bir öğrenciyi öldürdü" şeklindeki haberinde, "Yokuş
aşağı düşüşün sonu gelmiyor. 15 yaşındaki gencin öldürülmesi ve
toplumdaki patlamanın kontrol edilemez boyutlarıyla kitleselliği
şaşkına çevirdi. Karamanlis hükümeti büyük çıkmazda" değerlendirmesini
yaptı.
"Soğukkanlılıkla infaz" başlığını kullanan Ta Nea gazetesi ise
"Aleksi'nin soğukkanlılıkla infaz edildiğini, polisin korkutmak değil,
öldürmek için silahını ateşlediğini" yazdı.
"Öfke ve ateş. Yunanistan yanıyor. 15 yaşındaki gencin öldürülmesi
ayaklanmaya yol açtı" şeklindeki haberinde Hora gazetesi, "Tüm
Yunanistan'ın cehenneme döndüğünü, onlarca polis ve vatandaşın
yaralandığını, işyerleri, banka şubeleri, kamu binaları, polis
merkezleri ve araçlarda ciddi maddi hasarlar meydana geldiğini"
kaydetti.(aa)


Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=911829&Date=08.12.2008&CategoryID=81#

Yunan Polisi 16 Yaşındaki Genci Vurdu

Pazar 7 Aralık 2008 23:44:38 +0200

A.A.- Yunanistan'ın başkenti Atina'da dün gece, kendilerini anarşist
ve iktidar karşıtı olarak tanımlayan bir grup ile polis arasında
çatışma çıktı, olaylar sırasında 16 yaşındaki bir genç polis
kurşunuyla yaşamını yitirdi. Yunanistan bugün ayakta. İçişleri Bakanı
sabah istifasını sundu... Başbakan kabul etmesi. Olaylar sürüyor...
Atina, Selanik, Yanya, Patras ve Girit ayakta:
http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=18360&rid=2
Atina'da dün gece 16 yaşındaki bir gencin polisin açtığı ateş sonucu
yaşamının yitirmesinin ardından başlayan olaylar tüm Yunanistan'a
yayıldı.

Kendilerini "anarşist" ve "iktidar karşıtı" olarak niteleyen gruplar,
Atina, Selanik, Yanya, Patras ve Girit adasında çok sayıda banka
şubesi, işyeri, polis karakolu, kamu binası ve aracı ateşe verdi.

Her yerde eylemler var

Atina'da Teknik Üniversitede çıkartılan yangının, itfaiye ekiplerinin
maskeli gruplarca yaklaştırılmaması nedeniyle halen söndürülemediği ve
şu ana kadar ise kent merkezindeki "Monastiraki" semti ile "Ermu"
caddesinde 16 banka şubesi, 20 dükkan ve 12 aracın göstericilerce
ateşe verildiğini, "Akropolis" semti polis merkezine de saldırıda
bulunulduğu belirtildi.

Polise savaş açtılar

Göstericilerin, güvenlik önlemleri almaya çalışan polis ekiplerine ve
devriye gezen polis araçlarına molotofkokteylleri attığı da
kaydedildi.

Ateşe verilmeseler de saldırılar sonucu camlarının kırılmasıyla ciddi
maddi hasara uğrayan banka şubesi, bina ve araç sayısının ise henüz
belirlenemediği belirtildi.

Bu arada ülkenin diğer bölgelerinde gece boyunca süren gösterilerde,
Selanik kentinde üç banka şubesi ile bir otel ve polis karakolunun
saldırıya uğradığı belirtilirken, Girit adasının Hanya ve Kandiye
(İraklion) kentlerinde, bazı kamu binaları ile bir polis karakolunun
ateşe verildiği, çok sayıda banka şubesinin de camlarının kırıldığı
bildirildi.

Polis ile göstericiler çatıştı

Haberlerde, Patras ile Yanya kentlerinde de anarşist grupların polis
karakollarına taşlı saldırılarda bulunduğu, polis ile göstericiler
arasında çatışmalar çıktığı belirtildi.

"Anarşist" ve "iktidar karşıtı" grupların bugün öğle saatlerinde Atina
kent merkezinde bir protesto gösterisi düzenlemeyi planladığı
açıklandı.


İÇİŞLERİ BAKANI İSTİFASINI SUNDU
BAŞBAKAN İSTİFAYI KABUL ETMEDİ


Bu arada İçişlere Bakanı Prokopis Pavlopulos ile Bakan Yardımcısı
Panayotis Hinofotis'in bu sabah istifalarını Başbakan Kostas
Karamanlis'e sundukları, ancak istifalarının kabul edilmediği
bildirildi.

Düzenlediği olağanüstü basın toplantısında görevine devam ettiğini
söyleyen Pavlopulos, olaylarla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü ve
suçluların "örnek" olacak şekilde cezalandırılacağını ifade etti.

16 yaşındaki gencin ölümü için "münferit olay" dedi

Polisin açtığı ateş sonucunda 16 yaşındaki gencin yaşamını yitirmesini
"münferit bir olay" olarak nitelendiren Pavlopulos, polis teşkilatına
güvendiğini söyledi.

Pavlopulos, protesto gösterisiyle ilgili olarak da insan haklarıyla
ilgili gösterileri haklı bulduğunu, ancak bu gösterilerin diğer masum
vatandaşlara zarar vermesine izin vermeyeceklerini kaydetti.

Atina kent merkezindeki "Eksarhia" semtinde dün gece meydana gelen
olayda, devriye gezen polis aracına taş ve sopalarla saldıran bir grup
maskeli şahısa polisin ateş açması üzerine kimliği açıklanmayan 16
yaşındaki bir genç hayatını kaybetmişti.


[Hürriyet gazetesinden alınmıştır:
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10524431.asp?gid=200 ]

Atina: Polis 15 yaşındaki genci vurarak öldürdü

Pazar 7 Aralık 2008 23:41:11 +0200

Özgür Avrupanız Yerin dibine batsın!, Atina'da polis cinayeti, 16
yaşında bir anarşist öldürüldü! "Ey iktidar sevicileri; güce tapanlar,
seçim sandıklarındaki oylarıyla iktidarın tuğlaları! Doğayı insanları
katletmeye; türleri yok etmeye, daha ne kadar devam edebileceksiniz ya
da seyirciliğiniz ne kadar devam edecek? Bu ölümü
hissedebiliyormusunuz?"
6 Aralık saat 22.00'da, iki erkek yunan polisi Atina merkezinde,
Exarchia meydanı çevresinde devriye sırasında, çevredeki gençlerle
münakaşa başladı. Tartışma sırasında, polislerden birisi silahını
çekerek çocuklardan 16 yaşındakine iki el ateş etti. Mağdur
Evangelismos Hastahanesi'ne kaldırıldığında yaşama veda etmişti. Görgü
tanıklarının aktardıklarına göre ateş etmeden önce, polis çocuğa
küfrediyordu ve penisini gösteriyordu.

Dünya'nın farklı noktalarında protesto gösterileri ve doğrudan
eylemler devam ediyor...

Spontane bir şekilde yanıt olarak; binlerce insan birçok şehir
merkezinde toplandı. Atina'da, Evangelismos Hastanesi'in dışında,
polisin hastahaneye girişini engellemek için toplanıldı. Toplanan
isyancı gruba, isyan polisi Earchia sokağında ve bir eylemciyi göz
altına aldı.

Yine dün akşam olay sonrasında, Atina'da Politeknik Üniversitesi'nde
spontane bir toplantı gerçekleştirildi. Atina şehir merkezi birçok
isyana ve protestoya sahne oldu. (Fotoğraf, Video) Polis Karakollarına
ve Bankalara saldırılar sabahın erken saatlerine kadar sürdü. Aynı
zamanda kendiliğinden gerçekleştirilen eylemlere isyan polisi göz
yaşartıcı gazla saldırıdı. Üç üniversite binası daha; Ekonomi, Hukuk,
Panteon işgal edildi.

Yürüyüşler, gösteriler, doğrudan eylemler, isyanlar tüm yunanistan'da
sabaha kadar devam etti. Selanik'te, büyük bir spontan eylem
gerçekleştirildi, Egnatia caddesindeki eylem sırasında 2 polis
departmanına, bazı bankalara saldırıldı ve kimileri yakıldı. Ana cadde
yanan çöp kutularıyla birlikte saatlerce bloke edildi. Ayrıca Yanneha,
Irakli, Chania, Komotini, Mitilini, Xanthi, Serres, Sparta,
Aleksandrapolis ve Volos'tan da eylemler olduğu haberleri geldi.

Bugün (7 Aralık'ta) Yunanistan'daki tüm şehirlerde saat 13.00'da
eylemler gerçekleştirilecek. Ayrıca yine bugün Almanya Berlin'de
Potsdammer Platz'daki Yunanistan konsolosluğu önünde eylem için
buluşulacak...

İç İşleri Bakanı istifa çağrılarına yanıt olarak buna gerek olmadığını
söyledi bir özel tv televzyonunda katıldığı programda, Prokopis
Pavlopoulos olayla ilgili özür diledi.


Kaynak: İstanbul Indymedia - http://istanbul.indymedia.org

6 Aralık 2008 Cumartesi

Anarşist Alexandros Grigoropoulos, polis tarafından vuruldu.
Spontan eylemler başladı.
İsyanın ilk günü

7 Aralık 2008 Pazar

İsyanın 2. Gününde

Atina: Polis 15 yaşındaki genci vurarak öldürdü (A-Infos)

Yunan Polisi 16 Yaşındaki Genci Vurdu (Hürriyet)

8 Aralık 2008 Pazartesi

İsyan 3. Gününde

Yunanistan Bugün (8.12.2008)


Yunanistan Savaş Alanı Gibi (Radikal)

9 Aralık 2008 Salı

İsyan 4. Gününde

10 Aralık 2008 Çarşamba

İsyan 5. Gününde

Genel Grev Dışında Yeni Ayaklanmalar (10.12.08)

11 Aralık 2008 Perşembe

İsyan 6. Gününde

11 Aralık'taki gösterilere ilişkin bilgiler

Atina'da olan bitenlere dair bir rapor

12 Aralık 2008 Cuma

İsyan 7. Gününde

12 Aralık'ta Olan Bitenlere Dair Raporlar

Agyos Dimitrios'ta "Halk Meclisi" çağrısı yapıldı!

İç Savaş'tayız: Faşistlerle, bankerlerle, devletle, itaatkar bir toplum tasavvur eden medya ile.




13 Aralık 2008 Cumartesi

İsyan 8. Gününde
2. Hafta başladı.

14 Aralık 2008 Pazar

İsyan 9. Gününde

Yunanistan: 14-15 Aralık raporları...

15 Aralık 2008 Pazartesi

İsyan 10. Gününde

Yunanistan: 14-15 Aralık raporları...

15 aralıktan haberler

15 aralık gösterileri


"Seken Kurşun" Miti yasalaştı, eylem hazırlıkları büyüyor

15 Aralıktan videolar

Atina Polis Binasına Saldırı

Meksika'da Polis Merkezi Yakıldı.

15.12.2008 20:49


...Sadece söz değil.


"Kurulu olanın yıkımı için anarşist bireylikler" Meksika'da bir polis merkezini, 2 Ekimde yerellerinde gerçekleşen bir isyanda polis tarafından alınan tutsaklarla dayanışmak için yaktılar.

Ayrıca bu eylemlerini Yunanistan'daki özgürlük savaşçılarınada adadılar.

Eski " anarquistas expropiadores'ın* " sözüyle;

Anarşistler arasındaki dayanışma sadece söz değildir.




*Banka soyan anarşistler
http://www.indymedia.org.uk/en/2008/12/415511.html

Amerika'daki Yunan Konsolosluğunda Dayanışma Eylemi

New York: Bisikletli bir anarşist, çarşamba sabahı erken bir saatte Yunan konsolosluğunu tuğlaladı.

Polise göre Siyah kapşonlu bir sweat-shirt giyen ve sarı bir bisiklete binen bir eylemci saat 4:15'te konsolosluğun giriş katına bir tuğla attı.

Eylemci aynı zamanda spreyle konsolosluğa, çember a çizdi, ayrıca "Katiller" "Alex Buradaydı" yazdı.


Kaynak:
http://www.indymedia.org.uk/en/2008/12/414953.html

Belçika'da Dayanışma Eylemi! Yunanistan İsyanı ile Dayanışma!

Çarşamba 10 Aralık, 2008 1:57 PM (tarihli haber)

9 Aralık Salı gecesi, bir polis karakoluna eylem düzenlendi. Bütün pencereler kırıldı.

Yunanistanla dayanışmaya!

http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=938800

Konular ve Kullanım

Bu sayfa blogu kullanırken size rahatlık sağlamak için hazırlandı.

Blog'da arama yapmak için: Sitenin en üst sağ köşesindeki bar'ı kullanabilirsiniz. Arama sonucunuza uyan loglar sıralanacaktır. Pop-up blocker'ınız varsa kullanmak için izin vermeniz gerekebilir.

Günlük İsyan: Yunanistan'daki sürmekte olan isyandan günlük olarak çevirilen raporları, haberleri buradan takip edebilirsiniz. (Bu linkten sitedeki bütün yazılara ulaşamazsınız.Şu an için sadece yunanistandan haberleri kapsamaktadır. Aradığınız başka bir şey ise; uluslararası haberler, yazılar, görseller, bildiriler vb... alttaki Konular menüsüne bakın.)

Konular ve içerikleri : Sitedeki bütün yazılar burada toplanır ve konulara ayrılır. (bu menü sol taraftaki 3. başlığın altındadır.)

* Dünya Medyasından : Burada Türkiye'de ve Dünyada Yunanistan İsyanı ile ilgili "ana-akım" medyada yayınlanmış yazılar
* Eylem Duyuruları : Türkiye'de Yunanistan İsyanı ile dayanışmak için yapılan eylemler ya da duyuruları
* Görseller : Sitedeki görselleri ve internetteki görsel materyallere linkler
* İsyandan Haberler : Yunanistan İsyanından haberler, raporlar
* Uluslarüstü Dayanışma : Dünyada Yunanistan İsyanı ile dayanışma için düzenlenen eylemler. Yaşasın Uluslarüstü Dayanışma!
* Yazılar : Yunanistan İsyanı ile ilgili makaleler, analizler, yazılar, şiirler
* Yunanistan'dan Bildiriler : Yunanistandaki çeşitli gruplar tarafından yazılan bildiriler

Belçika'da Dayanışma Eylemi! Yunanistan İsyanı ile Dayanışma

Belçika'da Dayanışma Eylemi! Yunanistan İsyanı ile Dayanışma

Çarşamba 10 Aralık, 2008 1:57 PM (tarihli haber)
9 Aralık Salı gecesi, bir polis karakoluna eylem düzenlendi. Bütün pencereler kırıldı.
Yunanistan'la dayanışmaya!
http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=938800

Yunanistan: 14-15 Aralık raporları...

#21, 11:47: Lise öğrencileri polis karargahının önünde toplanıyor;
mahkemelerin önünde dayanışma gösterisi; Chalandri işgalevine silahlı
faşist saldırı
Pazartesi, 15 Aralık 2008
Birkaç dakika sonra, lise öğrencileri Alexandras Bulvarındaki polis
karargahının önünde toplanacaklar - solcu/anarşist gruplar için bile
beklenmedik bir hamle. Ancak öğrenciler şu ana kadar her türlü
geleneksel siyasal eylem biçimini aşmış bulunuyorlar.

Atina'daki adliye binası önünde, bugün için, gözaltına alınanlarla bir
dayanışma gösterisi çağrısı yapıldı; mahkeme öncesi tutukluluk (veya
bırakılma) durumları bugün karara bağlanacak.

Pazartesi sabahının erken saatlerinde, tanınmış bir yerel faşist/mayfa
türü [grup], Atina'daki işgal altında bulunan Chalandri belediye
binasının içerisindeki insanları tehdit etti. Binadaki insanlar, silah
tehdidi karşısında, işlerin daha kötüye gitmesini engellemek için
dışarı çıktılar ve birkaç saat sonra binayı yeniden işgal ettiler.

Polis helikopteri Atina üzerinde dokuz gündür aralıksız dolaşıyor.
Polis karargahındaki gösteri için yola çıktık; birazdan yeni raporlar
gelecek.



#20, 04.20: Atina'nın eğlence bölgesinde gösteri; onlarca gözaltı;
Politeknik çevresinde erken saatlere kadar süren sokak-çatışmaları;
Syntagma meydanındaki oturma eylemine gözyaşartıcı gazla müdahele
Pazar, 14 Aralık 2008
04.20 am. Alexandros'un katledildiği yerden başlayan
spontan/kendiliğinden bir gösteri Gazi ve Psiri bölgelerine (yani
Atina'nın temel eğlence mahallelerine) yöneldi. Eksarhia'ya geri
dönüşte, Omonia meydanında, göstericiler saldırıya uğradı ve en az 25
(bazıları 40'tan fazla olduğunu söylüyor) kişi şu an gözaltında.
Gözaltına alınanların büyük çoğunluğu 18 yaşın altında!

Bu arada, Atina Politeknik kampüsünü çevreleyen bölgelerde polis ve
göstericiler arasında ağır çatışmalar var. Üzerlerine onlarca molotof
atıldı ve yanıt vermek için çok az yer ve materyalleri var gibi
görünüyor.

Gecenin daha erken saatlerinde, Syntagma meydanında blogcular
tarafından çağrısı yapılan barışçıl bir gösteri, 1.30 am sıralarında
polisin göz-yaşartıcı gazla saldırısına uğramıştı; tek amaçları 50
kadar kişiden oluşan bu cılız kalabalığı dağıtmaktı.

Bugünkü olayların hesabını tutmak çok zor; Uğraştığımız eylemlilik
düzeyine dair bir fikir vermesi açısından Atina IMC'deki başlıklardan
bazılarını veriyorum: "Atina, Panormou caddesinde bankalar dağıtıldı"
| "Eksarhia sakinleri polisi mahallelerinden kovdu" | Ülkede 700 kise
öğrencileri tarafından işgal edildi | Eksarhia polis karakolu yaklaşık
100 kişinin saldırısına uğradı | Alexandros katledilmesinden bir hafta
sonrasına denk düşen gecede Eksarhia mahallesinin dört bir yanında
barikatlar .

Bu akşamki olaylara dair daha ayrıntılı betimlemeler ve (sıklıkla söz
verildiği üzere) şu ana kadar neler olduğuna dair düşünceler, yarın.


Kaynak: http://www.occupiedlondon.org/blog
Çeviri - Ainfos Türkçe

İzmir Dayanışma Eylemi İçin Toplantı Çağrısı

Herkese Selam,
Yunanistan'da 1 hafta önce baslayan ve hala tüm hiziyla devam eden
özgürlük icin isyana, dayanisma adina Izmir'den de bir seyler
katabiliriz. Bu amacla oturup konusmak ve neler yapabilecegimizi
tartismak icin bir toplanti düzenliyoruz.
Kendisini özgürlükten yana gören herkesi bir araya gelmeye çagiriyoruz.
Tarih: 16 Aralik 2008- Salı
Saat: 17:00
Yer:
Izmir Sosyal Ekoloji ve Karsilikli Yardimlasma Dernegi
Kibris Sehitleri Cad.
Muzaffer Izgü sok.
Du Fiesta Cafe karsisi
1.Kat           Alsancak/izmir

www.alakasizlar.org

iletisim@alakasizlar.org

İstanbul: 20 Aralık Cumartesi için Eylem Toplantısı Çağrısı

20 Aralık Cumartesi için Eylem Toplantısı Çağrısı

"Unutmuyoruz, affetmiyoruz." Böyle diyor Atina Politeknik işgal
inisiyatifi; tüm katledilmiş gençlerin, göçmenlerin ve devletin
uşaklarına karşı mücadele edenlerin anısına Avrupa ve tüm dünya
çapında direniş eylemleri için çağrı yaparken. Çünkü açıktır ki artık
hiçbir şey eskisi gibi olamaz; şu anda Yunanistan'da yaşanan isyan
hepimizin hayatını etkiliyor, değiştiriyor; her farklı şehirde, her
farklı ülkede ...  çünkü yaşananlar bize gösterdi ki insanların
tepkileri toplumsal ve siyasal bir direnişe yol açabiliyor ... çünkü
.... Mesele küresel olsa da somutlaştığı yer "ev"indir: Türkiye'de,
yalnızca 2008'de 23 insan polis tarafından öldürüldü... Böylesi bir
şiddete verilecek cevabımız yok mu?

Gelin  devlet şiddetine karşı bir eylem ve karşılıklı etkileşim
platformu oluşturalım.  O devlet ki sadece bürokrasi, polis ve
hükümetten ibaret olmadığı, kollarını gündelik hayatımızın her alanına
arsızca uzattığı hepimizce malumdur.

İhtiyacımız olan şey,  birlikte bir direniş oluşturmamızın imkanlarını
elimizden alan iletişim engellerini ortadan kaldırmak ve bir araya
gelmektir. Bunun için aynılaşmamız gerekmiyor; tersine,
farklılıklarımız, sesimizin gücünü arttıracak ve böylelikle bu ses her
yere ulaşabilecektir.  Bu, devlet şiddetine yönelik radikal bir
direniş momenti için seslerimizi birleştirmemize yönelik bir çağrıdır.

Bu amaçla ilk adım olarak 16 Aralık Salı günü saat 19:00'da
Lambdaİstanbul'da toplanmayı ve 20 Aralık Cumartesi günü için neler
yapabileceğimizi konuşmayı öneriyoruz.

Unutmuyoruz, affetmiyoruz.



Toplantı yeri adresi: Lambdaİstanbul,
İstiklâl Caddesi, Katip Çelebi Mah. Tel Sok. No: 28/5 Kat:4
Beyoğlu - İstanbul

Türkiye'de 1000 anarşist var

ECEVİT KILIÇ - 15.12.2008
Gazete ve Televizyonlarda, Yunanistan'daki anarşistlerin protesto
haberleri,Türkiye'de de 'Kim bu anarşistler?' sorusunu akıllara
getirdi.Sorunun cevabını Türkiyeli anarşistler verdi
Türkiye'de 1000 anarşist var
Yunanistan'da polisin bir genci öldürmesi üzerine anarşistlerin
protesto eylemleriyle hayat durdu. Zaman zaman eylemler düzenleyen
Türkiye'deki anarşistler konuştu:"Onların arkasında halk var. Bizde
ise ölümler kanıksandı"...

Yunanistan'da 15 yaşındaki Aleksis Grigoropulos'un polisin açtığı
ateşle yaşamını yitirmesi ülkeyi ayağa kaldırdı. Protesto gösterileri
düzenlenmeye başlandı. Öğrenciler üniversite ve liseleri işgal etti.
Her sokakta eylemler var.

Polis merkezleri, bankalar ve uluslararası şirketlerin merkezleri
hedef alınıyor. Ülkedeki zarar milyar dolarla ifade ediliyor.
Olaylardan hükümeti sorumlu tutan muhalefet, erken seçim istiyor. Yani
iktidar, sallanıyor. Protesto eylemlerinin düzenleyicileri ise
anarşistler.

Gazete ve televizyon haberlerinden sonra Türkiye'de de insanlar "Kim
bu anarşistler" diye sormaya başladı. Çünkü bizde de son dönemde polis
kurşunuyla yaşamını yitirenlerin sayısı hayli fazla. Polis işkencesi
de cabası. Malum, Türkiye'de anarşist deyince darbelerin yarattığı
kültürle halkın aklına teröristler geliyor.

Peki kimdi bu anarşistler? Türkiye'dekiler kaç kişiler? Kendilerini
nasıl tanımlıyorlar? Onlar ne tür eylemler düzenliyor? Batı'da 1800'li
yılların sonlarında ortaya çıkan bu ideolojinin Türkiye'deki tarihi
nedir?

Bunları 12 Eylül darbesi sonrasında Türkiye'deki anarşist hareketi
başlatan grup içinde yer alan üç isimle konuştuk; Gazi Bertal, Ahmet
Kurt ve Zelha Cangi. Anarşist dergi Mecmu-a'yı çıkartıyorlar. Bertal
ve Cangi, anarşizmle ilgili kitapları yayınlayan Kaos Yayınları'nda
çalışıyor.

* Türkiye'deki anarşistler kimler?

Zelha Cangi: Çok farklı mesleklerden, yaşlardan ve kültürlerden
insanlar anarşiyi benimsiyor. Veya anarşizme sempati duyuyor.

* Türkiye'de anarşistlerin sayısı ne kadar?

Ahmet Kurt: 1000 civarında.

* Bunlar eylemci olanları mı?

A.K: Hayır. Anarşistlerin en kalabalık olduğu protesto yürüyüşü 1 Mart
Tezkeresi'ne karşı Ankara'da düzenlenen eylemdi. 500 civarında
anarşist vardı. Yunanistan'daki anarşist sayısı da 5-6 bin civarında.
Yani öyle 10 binler değil.

* Anarşizmde nasıl bir yapılanma var?

AK: Çeşitli gruplar olarak varız. Merkezi bir yapımız yok.

* Nasıl bir araya geliyorsunuz?

Gazi Bertal: İstanbul'daki herhangi bir siyasi cinayet veya kitlesel
protestoda her zaman 60 ile 100 arasında anarşist bulabilirsiniz.

Z.C: Bu rakam bir anda olan eylemlerde geçerli. Birbirimizden habersiz geliriz.

G.B: Hrant Dink öldürüldüğünde herkes birbirinden habersiz Taksim'e
çıktı. Birileri kara bayrağı açtı. Etrafında toplandık.

* Anarşistler Türkiye'de hangi eylemleri gerçekleştirdi, şu an
yürüttükleri bir kampanya var mı?

G.B: Birçok alanda iz bırakıyoruz. Çevre sorunları ve nükleer karşıtı
mücadeleyi anarşistler gündemde tutuyor. Sol bu alandaki birikimini ve
tepkisini anarşistlerden esinlenerek ortaya koymuştur.

Z.C: 1980'lı yıllardaki gruplarda her türden anarşist vardı. Uygarlık
karşıtı anarşist ile sendikalist anarşist yan yanaydı. Şimdi öyle
değil. Her biri ayrı bir grup.

A.K: Ekoloji, cinsiyetçilik ve militarizm konularında sık sık eylem
yapıyoruz. 1 Mayıs'lara katılıyoruz. Anti militarist hareketi
anarşistler yürütüyor. İtalyan Sanatçı Pippa Bacca'nın tecavüz
edildikten sonra öldürülmesi üzerine "Biz erkek değiliz inisiyatifi"
kuruldu. Sinagog saldırılarından sonra olay yerine ilk gidenler
anarşistlerdi. 10 kişiydik, ellerimizde çiçekler. Onlara "Sizi
Türkiye'de istemeyen Türklerden değiliz" demek istedik.

G.B: Pippa'nın öldürülmesi üzerine ilk kez bir grup erkek siyah
gelinlik giyerek "Bir kadına tecavüz edip öldürmek erkeklikse biz
erkek değiliz" dedi. Toplumsal muhalefet ve sosyal hayatın içinde
anarşistler mutlaka var. Küçük kaldığımız için görünmüyor olabiliriz.
Tersane isçilerinin sorunlarıyla uğraşan, onlara destek olan anarşist
grup da var, yıkılmaya çalışılan gecekondu mahallesinin halkıyla
birlikte mücadele eden grup da var.

ilk anarşistler Ermeni'ydi

* Vicdani ret kampanyalarını anarşistler mi yürütüyor?

G.B: Evet. Vicdani ret, Tayfun Gönül adlı bir anarşist arkadaşımızın
1989'da "Zorunlu askerliğe hayır" diye kampanya düzenlemesiyle girdi
hayatımıza. Sonra da birçok anarşist arkadaşımız veya anarşist
olmayanlar da vicdani retçi oldu. Ama 'total ret' diye bir durum var.
Bu bana daha doğru geliyor. Devletten hiçbir talebim olmayınca
devletin de benden bir şey istemeye hakkı yok.

* Kaç vicdani retçi anarşist var?

G.B: 70 civarında.

* Türkiye'deki anarşizmin tarihi ne kadar?

A.K: 12 Eylül'den sonra ortaya çıktık. Uzun süre kendimize anarşist
diyemedik. Çünkü anarşizm, terörle eşanlamlı olarak anılıyordu. 15-20
kişiydik. Sokak Yayınları'nı kurduk, sonra Kara dergisini çıkardık.
1989'dan sonra ise ayrışmalar oldu.

* İlk anarşistler?

G.B: Osmanlı'nın dağılma döneminde bol miktarda anarşistlerden
bahsediliyor. Bununla ilgili çeşitli belgeler de var. Bu topraklardaki
ilk anarşistler Ermeni anarşistlerdi. Bulgaristan'dan gelen
anarşistler de vardı. 1890'daki bir fabrikadaki grevden söz ediliyor.
Padişahın, zabıta müdürüne gönderdiği talimatta, "Anarşistler ve
sosyalistlerin tevkif edilmesi" gibi bir cümle geçiyor. Buradan
anlıyoruz ki; anarşistleri doğru anlamda kullanmışlar. "Bu fabrikada
anarşistler var" denilseydi karışıklığa neden olabilirdi ama cümle çok
açık.

* Peki, cumhuriyet döneminde hiç anarşist yok mu?

Z.C: Garip ama hiç yok. Sadece sol var.

G.B: Osmanlı'nın son döneminde yaşamış anarşistlerle bugünkü
anarşistler arasında bağ kuran ne bir yazı ne de kitap var. Bugünkü
hareketle o günkü hareketin birbirine değen uçları yok. 1980 öncesi
anarşist olmuş herhangi bir kişiyle tanışmadık hiç.

* Halk anarşistleri tanıyor mu artık?

Z.C: Bizleri terörist olarak görme durumu bitti. Ama solcu olarak algılanıyor.

G.B: Okuyan kesim anarşistleri ayırt edebiliyor.

Komşudaki olaylar başka ülkelere de sıçrayabilir

* Yunanistan'daki anarşistlerin sayısı çok olmamasına karşın isyan nasıl büyüdü?

A.K: Onların köklü anarşist geçmişi var.

Z.C: Onların örgütlenme biçimleri de bu eylemlere uygun. Bir araya
geliş biçimleri de kendilerine özgü bir ağla oluyor. Olayların
başlatan ve yönlendirenler anarşistler. Olayların içinde yer alanların
hepsi anarşistler değil.

G.B: Yunanistan'ın son 30 yılı ile Türkiye'nin 30 yılını
karşılaştırdığımızda çok fark var. Orada tartışan ve sorgulayan bir
toplum var. Bir zam olsa bile eylem düzenlenir. Türkiye'de ise yüksek
sesle bile konuşmayan toplum var. Bir de toplumun kendisi de
sağcılaştı. Halk, faşizan zihniyeti benimser hale getirildi. Halkın
kendisinde MHP'yi aşan bir zihniyet söz konusu. Öyle ki MHP, halka
fren koyuyor. Yunanistan'daki hareket de bir gecede bastırılabilir ama
eylem bir gecelik değil. Başka bir yerden yine patlak verir. Çünkü
toplum bunu üretiyor.

* "Anarşistler yönlendiriyor ama halk da arkalarında gidiyor mu?" diyorsunuz?

A.K: Onlarda da darbe yaşandı. Ama onlar cuntaya karşı direndi.
Darbecilerini de yargıladılar.

* İsyan başka ülkelere sıçrar mı?

İsyan alevleri başka ülkelere sıçrama kapasitesine sahip. İsyanın
önemi büyük; Atinalılar vitrinlerden, ışıklardan gökyüzüne bakamaz
olmuştu, anarşistler vitrin ve ışıkları ortadan kaldırarak insanlara
bunu hatırlattı.

* Dünyanın her yerindeki küreselleşme karşıtı eylemlerin arkasında
anarşistler mi var?

Z.C: Evet. Birçoğunu anarşistler gerçekleştiriyor. G-8 gibi zirvelerde
düzenlenen protestolarda anarşistler etkin.

* Her alanda eylemler düzenliyorsunuz. Yunanistan'da bir çocuğun
polisce öldürülmesiyle hayat durdu. Türkiye'de son dönemde polis
kurşunuyla sık sık insanlar ölüyor. Neden bu konuda bir protesto veya
eylem düzenlemediniz?

A.K: Biz, solla aramıza çizgi çekemedik. Solla birlikte hareket eden
anarşistler var. Bu bağı koparamadığımız için yaratıcı ve bağımsız
eylemler gerçekleştiremiyoruz.

G.B: Türkiye'de sürekli öldürme olayları yaşanıyor. Yunanistan'daki
gibi polis bir kişiyi yeni öldürmedi ki! Türkiye'de polisin öldürdüğü
insanları yıllara ve aylara böldüğümüzde son üç yılda her güne bir
insan düşüyor. Biz ölümü kanıksadık. Doğal olarak da polisin karıştığı
olayı, bir başlangıç noktası haline getirme reflekslerimiz köreldi.
Şimdi anarşist hareket içinde tartışılan bir eylemi anlatacağım size.

* Nedir o?

Bir anarşist grubu, geçtiğimiz kurban bayramlarının birinde bağlanmış
bir danayı serbest bıraktı. Sonra da afiş ve yazıyla bunu duyurdular:
"Biz bir kurbanlık danayı özgürleştirdik." Bir kısım anarşistler dalga
geçti. Bir kısmı ise "Çok iyi eylem. Biz hayvan kesilmesine karşıyız.
Ayrıca vejetaryeniz." Ama serbest bırakanlar, eleştiriler karşısında
eylemi geliştiremediler. Belki de çoğumuz eylemi savunsaydık ve
çoğaltsaydık başlı başına bir olay olabilirdi. Yunanistan'da toplumsal
yelpazede görünürde olanlar anarşistlerdir. Türkiye'de ise görünürde
olanlar anarşistler değil sol muhalefet.

Kimlik taşımıyorum soyadı kanununa karşıyım

G.B: Büyük eylemlere Türkiye'den giden anarşistler var.

* Yunanistan'daki olaylarda yer alan Türk anarşistler var mıdır?

A.K: Vardır. Orada yaşayan Türk anarşistler de var. İlişkilerimizin en
iyi olduğu anarşistlerin başında Yunanistan'dakiler gelir.

Z.C: Yunanistan'daki anarşistler dayanışma istemiyor. Herkes kendi
bölgesinde bir şeyler yapsın istiyorlar. Yaşananlar burada da esin
kaynağı olmamalı, yaygınlaşmalı.

* Türkiye'deki anarşist hareket dünyadakiyle bağlantılı mı?

* Türkiye'deki anarşistler ne istiyor?

G.B: Anarşizm özgürlükçü bir düşüncedir; iktidarın olmamasını,
kimsenin kimseyi yönetmemesini, herkesin eşit ve adil bir dünyada
yaşamasını isteriz. Anti otoriter ve anti hiyerarşiktir. Bırakın
insanın insana hükmetmesine insanın doğaya ve hayvanlara hükmetmesine
de karşıyız. Kimlik taşımıyorum. Polis sorduğunda işyerinde diyorum.
Soyadı Kanunu'na karşıyım.

* İş hayatını nasıl sürdürüyorsunuz?

Z.C: Yayınevinde ücretli çalışanımız yok. Her şeyi kendimiz yapıyoruz;
yerleri de temizliyorum, çay da yapıyorum, kitabın sayfasını da
düzenliyorum. Çek kullanmıyoruz. Bütün işlerimizi sözle yapıyoruz.
Sözleşme yapmıyoruz. Burada polisin ve askerin işlediği cinayetlerin
bizde ayaklanmalara yol açmadığına ek yapmak istiyorum. Çünkü bu
ülkede 30 yıldır süren bir iç savaş var.


[ Bu haber/söyleşi, 15 Aralık 2008 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanmıştır.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/haber,A95A9DA913B54B6494E64E0E0BAA93F4.html ]

Alev Sönmeyecek

15 Aralık 2008

Yorgo Kırbaki
Hürriyet, bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından bir
haftadır Yunanistan'a "kıyameti" yaşatan olayların baş aktörleri ile
görüştü. Anarşistler, "Önemli olan alevin sönmemesi" diyor. Peki bu
gençler kim? Güvenlik güçleri neler hissediyor? Halka göre kim haklı?
YUNANİSTAN'ın başkenti Atina'da, 7 Aralık gecesi, saat 21.00 sularında
başlayan olaylardan 7 gün sonra bilanço; 1 ölü, 80'den fazla yaralı,
tahrip edilmiş ve yağmalanmış 600 dükkan ve işyeri, bir o kadar da
yakılmış otomobil. Atina'nın 'kıyamet vakti'nde onlarca karakola
saldırıldı, binlerce molotof kokteyli ve gözyaşartıcı gaz kullanıldı.
Kütüphaneler yakıldı. Gazeteler, televizyonlar basıldı.

Sadece kırılan vitrin camlarının yenilenmesi için 20 dönüm araziyi
kaplayacak kadar cam, 5 bin metrekarelik bir alanı kaplayacak kadar
kepenk gerekiyor. Maddi zarar yalnızca Atina'da en az 100 milyon euro.
Fakat fatura, görünenin çok daha pahalı olacak. Örneğin turizm büyük
darbe aldı. Hükümetin uluslararası ekonomik kredibilitesi de sarsıldı.

Halk ayaklanması değil

"Kıyamet vakti"nin Yunan toplumundaki manevi zararını ancak tarih
yargılayabilir. Peki Yunanistan bu hale nasıl geldi? Olaylar nasıl
tetiklendi? Hürriyet, Yunanistan'daki olayların başaktörleri olan
anarşistler, öğrenciler, veliler, esnaf, polis ve siyasetçilerle
konuştu.

"Halk ayaklanması" değildi bu. Lideri yoktu, organize değildi. Kör
şiddetin kuralları hüküm sürdü. Sırasıyla polisin, anarşistlerin,
dükkan sahibi esnafın, siyasetçilerin, öğrencilerin, velilerin ve
medyanın başrol oyuncusu olarak sahneye çıktığı birkaç bölümü olan bir
trajedya yaşandı komşuda. Bir yandan genç bir neslin, yarın
arayışlarında karşısına çıkan "duvara" isyanıydı; ama şüphesiz aynı
zamanda "kuralsız, sınırsız demokrasinin" ne gibi tehlikeleri
gizlediğinin de kanıtı...

7 Aralık'ta neler olmuştu

20.50: İçinde polis memurları Epaminondas Korkoneas ve bir
meslektaşının bulunduğu polis arabası Eksarhia'da devriye gezerken iki
anarşist karşılarına çıktı. Anarşistlerin sayısı artınca, iki polis,
arabayla kaçtılar.

20.55: İki polis, amirlerinden emir almamalarına rağmen aracı park
ederek yaya olarak az önce kavga ettikleri anarşistlerin bulunduğu
yere döndüler.

21.00 Karşılıklı küfürlerden sonra polislere bira şişeleri fırlatıldı.
Memur Korkoneas tabancasını çekip ateş etti. 16 yaşında bir genç
vuruldu. Emniyet müdürlüğü, olanları sözkonusu iki memurdan değil,
telefon ihbarı ile öğrendi.

22.00: İnternet ve SMS'ler sayesinde Eksarhia'da 10 bin kişi toplandı.
Maskeli anarşistler yürüyüşe başladılar.

Anarşist semti sisteme direniyor

ATİNA'nın "anarşist semti" Eksarhia, bombalanmış bir şehir gibi.
'Kıyamet vaktinin' kanıtı, yanmış otomobiller, yağmalanmış dükkanlar.
Afrika ülkelerinden gelmiş siyahi göçmenler meydanda korsan CD
satıyor. Az ilerde eski kitapların içinde neredeyse boğulan bir
eskici. Ancak, lüks restoranlar, pahalı dükkanlar da var Eksarhia'da.

Fırıncı Maria'ya, "Burada dükkan sahibi olmak nasıl" diye soruyoruz.
Maria, "Eksarhia iyi bir semttir. Birçok entelektüel burada yaşar.
Sisteme mukavemet gösteren bir semttir. İdeolojiler burada
yaşatılıyor. Olaylar sadece buradaki gençlerin işi değil" diyor.

İlk talepleri silahsız polis

ATİNA'nın "anarşist semti" Eksarhia'dayız. 1976'dan bu yana 32 yıldır
polis-anarşist savaşlarının verildiği Eksarhia'da. Yüzlerce okul ve
üniversitede işgali sürdüren anarşistlerden bazıları, genç Aleksis'in
son nefesini verdiği Cavelas ve Mesolongiu sokaklarının buluştuğu
noktada toplanmış. Arkadaşları, "Mesolongiu Sokağı" yazan levhayı
indirip, yerine "Aleksis Grigoropulos Sokağı" yazanını asmışlar.
Çiçekler, mumlar, Aleksis ve arkadaşlarının kaşkolları ve duvarlara
yapıştırılmış yüzlerce mektup. Hepsi, "Niye" ya da "Kahrolun" diye
başlıyor.

"Hürriyet'ten geldik. Konuşalım" diyoruz. Birkaç dakika sonra yaklaşık
10 anarşistle etrafımızda toplanıyor. "Gazetecileri sevmeyiz. Onlar
sistemin adamları. Hep gammazlarlar bizi. Resim yok ve isim yok, tamam
mı" diyorlar.

Sondan başlayayım. Şimdi ne olacak?

Gelecek hiçbir zaman garanti değildir. Biz mücadelemizi veriyoruz.
Perşembe günü yeni bir gösterimiz var. Avrupa'dan da katılım olacak.
Önemli olan alevin sönmemesi.

Burada olaylar nasıl başladı?

Göz göre göre bir çocuğu katlettiler. Eksarhia meydanında genç ihtiyar
kim varsa öfkelendi.

Eylemleriniz nasıldı?

Biz bankalara, devlet dairelerine, büyük şirketlere saldırdık.
Olaylarda küçük dükkanlar da zarar görmüş. Provokasyon olabilir.
Yağmalamayı biz yapmadık. Yapanları kovaladık.

Peki kimsiniz?

-Yıllarca bizim 100-200 kişi oluduğumuz söylendi. Şimdi 1000-1200
diyorlar. Çok daha fazlayız. Çeşitli sınıflardan geliyoruz.
Ailelerimiz işçi, memur, esnaf. Öldürülen Aleksis varlıklı bir ailenin
çocuğuydu. İşşizler, öğrenciler, yabancı göçmenler de var.

Belirli bir talebiniz var mı?

-Bu aşamadaki talebimiz polisin silahsız devriye dolaşması. Çünkü
onlar bu sorumluluğun bilincinde değil.

Neye karşısınız?

-Ülkemizdeki herşey yozlaşmış. Kilise, kurumlar herşey. Rüşvetsiz iş
yapılmıyor. Çocuklar bu ortamda büyüyor. Siyasiler kendi çıkarlarının
peşinde.



Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10567543.asp?gid=200
________________________________________

Yunanistan, Patras, Acil, Şu Anda Polisler Faşistlerle İşbirliği Yapıyor

Patras kentinde faşist grupların polis güçleriyle birlikte eylemler
yaptığına ilişkin doğrulanmış bilgiler bulunuyor. Bu şu an
gerçekleşiyor, şaka falan da değil! Medya anarşistlere saldıran
'siviller'den söz ediyor. ---- 'Kızgın siviller' kavramının ne
olduğunu çok iyi biliyoruz. (Aralarında atinanın da olduğu) diğer
kentlerden bilinen faşist yüzler sivil kıyafetli polislerin eşliğinde
sokaklarda geziniyor, şüpheli görünen herkese saldırıp gözaltına
alıyor. Hastenede faşistler tarafından bıçaklanmış en az bir öğrenci
yatıyor. Halkın, protestocuları, içerisinde protestocuların saklandığı
evleri önceden işaretleyen bu faşist gruplardan sakladığı
bildiriliyor. Evlerin dışında bekleyerek, "çıkın yoksa biz gireceğiz"
diye bağırıp, taş atıp ev sahiplerini tehdit ediyorlar. Polis güçleri
yunanistan genelindeki isyan durumlarının üstesinden gelemediğinden,
sağ ellerindeki[köpek]leri, faşistleri ve neonazileri salmış
durumdalar. Lütfen bunu olabildiğince çok yere postalayın!


[çeviri - Ainfos Türkçe]

Genel Grev Dışında Yeni Ayaklanmalar (10.12.08)

Yunanistan: Genel grev dışında yeni ayaklanmalar

http://www.europe1. fr/Info/Actualit e-Internationale /Europe/Grece- nouvelles- emeutes-en- marge-d-une- manifestation/ (gid)/186585# commentaires_ articles

Yunanistan: Genel grev dışında yeni ayaklanmalar
10.12.08 13.27

Yunanistan bir gencin ölümü sonrasında dört gün önce başlayan şiddet sarmalından çıkamıyor. Bu çarşamba büyük sendikaların baskıların sıkılığına karşı genel grev çağrısıyla karşılaşılıyor. Bu hareketin dışında, yeni olaylar patlak verdi. Atinada, polis onlarca moloyof kokteyli ve mermi atan göstericiye göz yaşartıcı gaz sıktı. Kriz her geçen gün daha politik bir hal alıyor.

Bu çarşamba Yunanistan 24 saatlik genel bir grevle felce uğradı. Hükümeti sıkı politikalarına ve hayatın pahalılığına karşı hareket, cumartesi akşamı bir gencin polis tarafından öldürülmesinden sonra patlak veren son günlerdeki ayaklanmalardan önce başlamıştı. Ama Yunanistan'da önceden görülmemiş şiddetli olaylarla pekişti. Ülkenin ikinci büyük şehri Selanikte, çarşamba, çoğunluğunu gençler ve öğrencilerin oluşturduğu 2000 kişilik yürüyüşün dışında polis ve gençler arasında çatışmalar patlak verdi. Atinada polis parlemanto binası önünde toplanan binden fazla kişinin katıldığı bir eylemde kurşun ve molotof kokteyli atan onlarca eylemciye karşı göz yaşartıcı gaz kullandı. Öğrencilerin yanı sıra emekliler ve işçiler de katıldı eyleme.

Bu şiddet olaylarının dışında, muhafazakar başbakan Costas Caramanlis'e yapılan baskı artıyor. Çünkü skandallar yaratan ve ekonomi politikası eleştirilen hükümete yönelik memnuniyetsizlikten oluşan şiddet olayları pudra tozları gibi yaygın. Grev yüzünden seferberlik belirtisi, ülke içi hava trafiği durması, bankaların ve okulların kapalı kalması ve hastanelerin kısıtlı hizmet verebilmesi.

Sendika yöneticileri de Costas Caramanlis tarafından eylem iptaliği isteğine rağmen harekete destek veriyor. Salı akşamı, yunan başbakanı ulusa eylemi kışkırtanları demokrasi düşmanlığıyla suçlayan bir konuşma yaptı. Gün içinde, sorunun çözümü için "halkın kararını" almaya çağıran Sosyalist muhalefet başkanı Georges Papandréou'ya cevap vermedi.

Cumartesi akşamı öldürülen 15 yaşındaki Alexis Grigoropoulus' un cenazı töreninin olduğu salı günü, Atina polisi 55 sorgu davası açıldığını haber verdi. 4 kişi şiddet, 12 kişi hırsızlık nedeniyle tutuklandı. Pazartesini salıya bağlayan gece Atina'nın merkezindeki hasar görmüş mağazalardan hırsızlık yaptığı gerekçesiyle 25 kişi tutuklanmıştı.

Yunanistan'dan Son Haberler

Merhabalar.. .
 
Artık Yunanistan'la sınırlı birşeyden bahsetmiyoruz. Ama Yunanistan'ın beklenmedik şehirlerine de yayılan, isyancı anarşistlerin eylem yöntemlerinin geniş gençlik kesimleri tarafından benimsendiği bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bilmenizi isterim. Bugün hiçbirşey yokmuş numarası çeken ve pembe dizilerle dolan Yunan medyası bile dün bu konuyu tartışıyordu. 'Madem bu maskeli anarşistler 200 kişi, toplayın bitsin' diyen vatandaşlara cevap veren gazeteci, 'artık binlerceler' diyerek durumu itiraf ediyordu. İçişleri bakanı, mülkiyete yönelik şiddet yüzünden azıtan ve 'polisimiz nerde' diye soranlara, 'polis elinden geleni yapıyor' cevabı veriyordu. (Daha önce yazdığım hükümet krizi gerçekleşti ama Karamanlis henüz istifa etmiş değil.) Artık düzenden umudu kestiği için birçok televizyon spikerinin anarşistlere yağ çekmeye başladığı, muhabirlerin haber merkezindekilere kulak asmadığı görüntüler de vardı televizyonlarda. Yayalar yollarda her zamankinden daha rahat, taksiciler her zamankinden daha nazikti. Büfelerden alışveriş yaptığınızda para ödüyorsanız, büfeci size dualar okuyordu. Polisler cehennemin dibine bir yere kaçmıştı. Ortalıkta görünenlerin gözlerinden korkuyu okuyordunuz.
 
Mağazaların yoksul göçmenler tarafından kamulaştırılması (yağmalanması diyorlar onlar) asıl korkularıydı ve gerçekleşti. Bu gece göçmenler durmazsa eğer devletin kontrolü sağlaması çok zor.
 
Dün Aleksi toprağa verildi. Cenaze sırasında birçok polis taşlarla yaralandı ve havaya ateş açıldı. Gece ise Larissa, Selanik, Volos, Yoannina, Patra, Sparti, Aleksandropoli, Gümülcine, İskece gibi birçok şehirde bankalara ve büyük mağazalara yönelik tahrip harekatları gerçekleştirildi. Patra'da polisle birlikte Altın Şafak faşistleri de anarşistlerin barikatlarına yönelik saldırıya katıldılar. Faşistler Atina'da bugün bir genç kızı bıçakladılar. (Öldüğü haberine rastlamadım)
 
Bugün, genel grev yürüyüşleri ardından da eylemler devam etti. Girit İraklio'da valilik işgal edildi. (fotoğraflar)
 
Politeknik bugün daha kalabalık. Oysaki bugün herşeyin biteceği bekleniyordu. Yanan laptopların etrafında genç çocuklar ısınıyor. 'Bugünleri gördüm ya ölsem de gam yemem' diyesi geliyor insanın. Günler geçtikçe, bir isyanın nasıl devrime dönüşebileceğine dair öngörüler ediniyor.
 
Eğer Türkiye'de birşeyler oluyorsa (ya da olursa) lütfen bizi de bilgilendirin. politekniğin en uzun gecesi başlıyor gibi. hoşçakalın.
 
GÜZEL ŞEHİRLER NE GÜZEL YANIYORLAR!

Caner

Politeknik'ten Herkese Merhaba

Politeknik'ten herkese merhaba...
 
arkadaşlar size olan bitenleri ayrıntılarıyla yazma vaktini ancak bulabildim. 15 yaşında bir gencin polis tarafından infaz edilmesi sonrası (yani 3 gündür) sadece Atina değil Yunanistan'ın dört bir köşesinde (abartıyorsam bağışlayın) başlayan isyan sürüyor. şu an ortalık Eksarhia'da sakin ama bugün saat 6'da düzenlenecek yürüyüşle birlikte polis sürülerinin saldırısı da başlayacak. Eksarhia çevresindeki üniversitelerde, özellikle Politeknik'te geceboyu çatışmalar sürüyor. yarın olması beklenen cenazeye kadar burada işgal sürecek. çarşamba günü ise genel grev var. öyle sanıyorum ki çarşamba da barikatlarda olacağız. bugün Londra ve Berlin'deki yoldaşlar Yunan elçiliklerini işgal ettiler. birkaç saat önce de Kerkira adasındaki emniyet müdürlüğü öğrenciler tarafından yakıldı. Pire'de de emniyet müdürlüğü parçalanmış durumda. Dün ülkenin birçok noktasında emniyet müdürlükleri taşlı sopalı baskınlara uğradı. Çevre Bakanlığı, onlarca banka, büyük sermaye mağazası ve polis otosu tahrip edildi.
 
eylemlerin dinamik unsuru anarşistler olmakla birlikte, artık kendiliğinden bir karakter aldığını ifade edebiliriz. ve diğer ülkelerden destek eylemlerinin artması yönünde bir beklentinin olduğunu da hatırlatayım. sanırım yarın sizi tekrar bilgilendirebilirim .
 
sesimize ses verin...

caner

Paris'te Konsolosluk İşgali

Paris'te konsolosluk işgal edildi

PARİS (A.A)
Fransa'nın başkenti Paris'te bir grup gösterici, Yunanistan'da polisin
16 yaşındaki bir çocuğu vurarak öldürmesini protesto için Yunanistan
konsolosluğuna girdi.

Yunanistan'ın Paris Büyükelçiliğinin basın ataşesi Alexandre Bouzis,
Reuters'e yaptığı açıklamada, protestocuların binanın bir bölümüne
girdiğini, ancak birinci katta bulunan konsolosluk bürolarını işgal
etmediğini söyledi.

Bouzis, protestocuların işgalinin sembolik olduğunu ifade ederek, 20
kadar göstericinin dışarıda, 60 kadarının ise bina içinde olduğunu
bildirdi. Bouzis, polisin olay yerine geldiğini ve durumun kontrol
altında olduğunu ifade etti.

Almanya'nın başkenti Berlin'de de dün bir grup eylemci Yunanistan
konsolosluğunu işgal etmişti.


Fransa'nın başkenti Paris'te, Yunanistan'da polisin 16 yaşındaki bir
çocuğu vurarak öldürmesini protesto için Yunanistan konsolosluğuna
giren bir grup protestocu eylemlerine son verdi. Paris'in 16.
bölgesinde bulunan konsolosluğun bahçe ve lobisine giren yaklaşık 60
eylemci, kısa süren işgal eylemlerinde, Yunan polisinin öldürdüğü
Alexandros Grigopolus'un adının yazılı olduğu bir pankart taşıdı.
Yunanistan'ın Paris Büyükelçiliğinin basın ataşesi Alexandre Bouzis,
protestocuların binanın bir bölümüne girdiğini, ancak birinci katta
bulunan konsolosluk bürolarını işgal etmediğini söylemişti.

09.12.2008

Kaynak: http://yenisafak.com.tr/Dunya/?t=09.12.2008&i=155207
________________________________________

Berlinden Sonra Londra!!! Dayanışmaya Devam!

Yunanistan'da cumartesi akşamı 15 yaşındaki bir gencin polis
kurşunuyla ölmesi, Londra'daki Yunanistan Büyükelçiliği önünde de
protesto edildi.
İngiliz polisinin açıklamasına göre, yaklaşık 40 göstericinin
katıldığı gösteride 5 kişi gözaltına alındı.

Siyah renkli giysiler giymiş, kar maskesi takmış göstericilerin,
elçilik binasına anarşistleri temsil eden bir bayrak astıkları ve bir
Yunan bayrağını yaktıkları belirtildi. Göstericilerin büyükelçiyle
görüşme talebi de reddedildi.

Yardımınıza ihtiyacımız var!

Dünyadaki tüm yoldaşlara iletmenizi istiyoruz: Tüm Yunanistan
elçilikleri, konsoloslukları ve Yunanistan devletinin yurtdışındaki
çıkar alanları kuşatılmalı veya saldırı hedefi olmalıdır! Katiller
yaptıklarının bedelini ödemeli. Katillerin isimleri ifşa edilmeli,
gizlenmemeli.

Yunanistan devleti ve polisi anlamalıdır ki her gaddarlıkları
karşılığında bir cevap olacaktır; her suçları için sosyal adalet ile
karşılaşacaklar. DAHA FAZLA KATLANMAYACAĞIZ!

DAYANIŞMA SİLAHIMIZDIR.

-

[ Antiotoriter Hareket - Selanik Kongresi ]


Kaynak: http://istanbul.indymedia.org/news/2008/12/252004.php
İSYANI GURURLA SAHİPLENEBİLMEK

Merhaba Kürşad ve Gülkan,


Bianet’te yer alan Foti’lerin Yunanistan’daki isyancı pratik üzerine yazdığı metne yönelik sizin eklediğiniz hatırlatmaları ve analizleri okuduk. “Yeni kuşak radikalleri” betimlerken –özellikle Yunanistan özgününde- bu harekete içkin anarşist karakteri vurgulama ihtiyacı duymanızı son derece yerinde buluyoruz. Son günlerde vuku bulan isyanın anaakım burjuva tekelci medyasının bile görmezden gelemeyeceği ölçüde açık olan anarşist renginin ve içeriğinin coşkuyla, dayanışma duygularıyla altını çizmek gerçekten büyük önem arz ediyor. Ancak, böylesi samimi duygularla ve iyi niyetlerle yaptığınız hatırlatmalarda bile yaşadığımız topraklardaki mevcut sol kültürün “iyi-kötü” kategorizasyonlarının inceden, rafine biçimlerde de olsa etkilerini görüyoruz, ve “hatırlatmalara hatırlatma” mahiyetinde sizin metninize yönelik bazı eklerimizi paylaşmak istiyoruz.

Hiyerarşik, homojen sol geleneklerin anarşist isyan pratiklerine dönük eleştirilerinin mahiyetinde – kendi içlerinde farklı farklı siyasal angajmanlarla kümelenseler bile- ortak birtakım söylem biçimleri tarihsel olarak süregelmiştir/gelmektedir. Bu ortak eleştiri argümanının en temel savlarından biri de; yıkıcı anarşist eylem deneyimlerinin plan-program gibi solcularca olmazsa olmaz olarak algılanan kurallar silsilesi barındırmaması, üst organların çerçevesini çizdiği düzenli komuta zincirinin dışında kendiliğinden ve doğrudan bir enerjinin dışavurumuyla şekillenen isyankarlığın “düzensizliğinin” kendi merdiven basamakları misali düzenli altın çağ toplumu tahayyüllerini de kurulu sistemi sarstığı kadar sarsmasıdır. Dolayısıyla, sol tandanslı eleştirel dilin isyancı anarşist pratiğin görünür olduğu her durumda akıllı uslu bir bilgiçlikle “bilinçsiz bir yakıp yıkma hali, Vandallık, yağmacılık” vb. şeklindeki nadide tahlillerine alışkınız. Hatta, biraz hafızalarımızı yokladığımızda anımsıyoruz ki şimdi Yunanistan’daki isyancı eylemciler için telaffuz ettiklerini geçtiğimiz yıllarda Fransa’nın banliyölerinde gerçekleşen isyan sırasında da aynen ifadelendirmişlerdi; “amaçsız kör şiddet, kendi komşusunun arabasını yakmanın sermayeye zararı olur mu…” biçimindeki ‘sol eleştirileri’ hatırlıyoruz hâlâ. Kısacası, böylesi otoriter ve piramidal bir sol kültürün, sistem karşıtlığını da sistemin temiz, steril normlarına uygun biçimde algılaması, o temizliği, hesaplılığı göremediği her hakiki ‘yıkılsın bu yaşam formu’ tarzındaki isyanı burjuva aydını üslubuyla tepeden mahkum etmesi alışık olmadığımız bir şey değil.

Bu noktadan meseleye yaklaştığımızda, hakiki sistem karşıtı anarşistlerin, “yıkma dürtüsünün en yaratıcı dürtü” olduğunu yaşam kılavuzu edinenlerin, kimden gelirse gelsin “şiddet taraftarı, yağmacı, Vandal” eleştirilerinden gocunarak “yok öyle değiliz aslında” diye savunmaya geçmesine gerek yoktur. Bilakis, yağmacılık ve Vandallığı hakaret olarak algılama önyargısı anarşistlere sol ahlakçılıktan bulaşmış ciddi bir hastalıktır, ve asıl bu önyargıyla mücadele edilmelidir. Var olan her şeyin yıkılmasından coşku duyan ve “silahlanmış neşeye” can-ı gönülden bağlı anarşistler, yıkıcı eyleme sınırlar çizip, hizaya sokmaya teorik planda bile olsa yeltenmezler.

Üstüne üstlük Yunanistan anarşist geleneğinde bilfiil mevcut olan anarşist otonomların yaklaşımlarını ve görüşlerini kendi meşrebine göre eğip bükmeye çalışmak iyi niyetle bile yapılsa yanlış bir duruşa işaret eder. Yunanistan’daki anarşistler içindeki en güçlü eğilimlerden birini teşkil eden “İsyancı Anarşistlerin” sistemle mücadelelerinde şiddet araçlarını kullanırken başvurdukları kategorizasyonlar yoktur. Yok efendim mülkiyete uyar, polise uymaz veya tekellere, lüks otomobillere mubah, orta karar dükkânlara ve otomobillere günah biçiminde çizilmiş sınırları yoktur, hatta tam tersine bu tip sınırlar çizmenin isyanın kendiliğinden enerjisine ket vurma anlamı taşıdığını düşünürler. Nitekim son isyancı pratiğin salt medya görüntülerinden bile bu görülebilirken, “oradaki anarşistlere bilinçsiz, Vandal demeyin, aslında okumuş-akıllı çocuklardır” manasında okunabilecek cümleler kurmanın gereği nedir? O görüntülerden birkaçını da hatırlatalım bu arada; molotofla üstü başı tutuşmuş polisler, yağmalanan marketler, yakılmış dükkânlar ve otobüs durakları…

Aslında üzerinde uzun uzadıya durulması gereken bu meseleyi şimdilik kısaca bağlarken, Yunanistan’daki anarşistlere yönelik solcu lafazanlığa karşı verilen yanıtlarda anarşistlerin aynen Yunanistan’daki yoldaşlarımız gibi isyanın tarifsiz, kalıplara sığmayan enerjisine sahip çıkmasını, sınırsız yıkımdan ancak sistem içinde koruyacak mülkü olanların rahatsız olacağını tekrar tekrar hatırlatmasını ve “yağmacılık” ve “Vandallık” gibi bizim içini tüm araçsal akıl taraftarlarından farklı doldurduğumuz oluş hallerini gururla sahiplenmesini öneriyoruz.

İsyancı selamlar!

-Gökhan -

(Not: Cevap verilen yazının adresi http://isyandan.blogspot.com/2008/12/yunanistandaki-isyann-grmezden-gelinen.html )

Devlet katleder!

Devlet katleder - Atina'dan bir açıklama

Devlet katleder!

6 Aralık 2008 Cumartesi Exarchia'da, 15 yaşındaki yoldaşımız
Alexandros Grigoropoulos göğsüne isabet eden bir kurşunla polis
tarafından soğuk kanlılıkla katledildi.
Bu olay katle ortak olan politikacıları n ve gazetecilerin ifade
ettiklerinin tersine münferit bir olay değil fakat direnişçilere,
devrimcilere, anarşistlere ve otorite karşıtlarına yönelen sistematik
ve organize devlet baskısının patlamasıdır. Bu, otoriteyle mücadele
edenlere, yeni baskı mekanizmaları yla, iftiracı medya propagandaları
yla, sıfır tolerans doktorinleriyle sürekli silahlanma, artan şiddet
kullanımı ile kendini gösteren devlet terörizminin zirvesidir.

Baskının şiddetlenmesi, peşinen toplumsal rızayı yoketme girişimi ve
uniformalı devlet katillerinin silahlandırılması için ortamı
hazırlayan bu koşullardır.

Toplumsal ve sınıfsal mücadele içindeki insanlara yönelen ölümcül
şiddet, cezalandırmalarla korku yaratarak herkesin teslimiyetini
amaçlıyor. Bu, devletin ve patronların, tüm topluma karşı daha katı
sömürü ve baskı koşullarını dayatılmasına, kontrol ve baskıyı
sağlamlaştırılması na yönelik daha geniş bir saldırısının parçasıdır.
Okullardan üniversitelerden, iş kazası denilerek öldürülen yüzlerce
işçiyi içeren ücretli köleliğin zindanlarına, ve  nüfusun çoğunu
kucaklayan sefalete... Sınırlardaki maden sahalarından, göçmen ve
mültecilerin katliam ve kıyımlarından, polis karakollarındaki ve
hapishanelerdeki sayısız "intihar"a... polis kuşatmalarındaki "kaza
kurşunları"ndan, yerel direnişe gösterilen şiddetli baskıya, demokrasi
dişlerini gösteriyor.

Alexandros'un katledilmesinden itibaren Atina merkezinde eşzamanlı
gösteri ve isyanlar patlak verdi, Politeknik, Hukuk ve Ekonomi
Okulları işgal edildi ve birçok farklı yerde ve şehir merkezinde
devlete ve kapitalist hedeflere saldırı düzenlendi. Thessaloniki,
Patras, Volos, Chania ve Heraklion'da Girit'te, Giannena'da,
Komotini'de ve birçok şehirde gösteriler, saldırılar ve çatışmalar
meydana geldi. Atina'da, Patission caddesindeki -Politeknik ve Ekonomi
okulunun dışı- çatışmalar tüm gece sürdü.. Politeknik civarında polis
plastik mermiler kullandı.

7 Aralık Pazar, binlerce insan Atina'daki polis merkezlerine yürüdü,
ve polisle çatıştı. Eşi görülmemiş gerilimdeki çatışmalar şehir
merkezindeki sokaklara taştı, gece geç saatlere kadar sürdü. Birçok
gösterici yaralandı, bir kısmı gözaltına alındı.

Cumartesi gecesi başladığımız Politeknik işgaline birlikte kavgaya
tutuşan tüm insanlara nefes alacak alan yaratmak ve şehirde bir tane
daha kalıcı direniş odağı yaratmak için devam ediyoruz.

Barikatlarda, üniversite işgallerinde, gösterilerde ve toplantılarda
Alexandros'un ve ayrıca Michalis Kaltezas ve devlet tarafında
öldürülen, efendisiz ve kölesiz,polissiz, ordusuz, hapishanesiz ve
sınırların olmadığı bir dünya için mücadele eden tüm yoldaşların
hatırasını yaşatıyoruz.

Üniformalı katillerin kurşunları, göstericilerin gözaltına alınmaları
ve  dayak yemeleri, polis kuvvetleri tarafından atılan kimyasal gazlar
sadece korku ve sessizlik yaratmayı başaramamakla kalmayacak ayrıca
insanlar için özgürlük için mücadele çığlıkları devlet terörizmine
başkaldırmak için korkuyu defetmek için ve hergün ve hergün sokaklarda
toplanmaları için bir sebep olacak. Öfkenin akması ve onları boğması
için.


DEVLET TERÖRİZMİNE GEÇİT YOK!


CUMARTESİ VE PAZAR GÜNLERİ (7-8 ARALIK) OLAYLARDA TUTUKLANANLAR ACİL BIRAKILSIN


Tüm ülkede üniversite işgal eden, gösteri yapan ve devletin
katilleriyle çatışan herkese dayanışma duygularımızı gönderiyoruz.

Atina Politeknik Üniversitesi İşgalcileri


Kaynak: http://de.indymedia.org/2008/12/235214.shtml

[çeviri - Ali]

Yunanistan Bugün (8.12.2008)

kaynak : http://de.indymedia .org/2008/ 12/235342. shtml?c=on# comments2

Yunanistan Bugün (8.12.2008)
 
Şu anda Yunanistan’daki tüm olaylarla ilgili bilgi veren kapsayıcı bir haber yazmak imkansız. Her dakika yeni bilgiler geliyor. Almanya’dayım ve haber kaynaklarım Atina-Indymedia, Yunanistan medyası ve telefon konuşmaları. Çok uzak olduğum için bu rapor çok da güvenilir değil ama her şeyi olabildiğince “süzdüm”.  Bu metin sadece küçük bir katkı. Atina-Indymedia’ dan bazi linkler vermek de istiyordum ama maalesef yaklaşık bir saattir sayfa görüntülenemiyor.
 
15 yaşındaki Alexis’in kurşunlanması tüm ülkeyi ayağa kaldırdı. Olayların arka planını anlatan güzel bir yazı Indy’den okunabilir :  http://de.indymedia .org/2008/ 12/235149. shtml
 
Çatışmaların ve mobilizasyonun belli bazı küçük otonom grupların eylemleri olmadığını, aksine toplumun büyük bir kısmının gerçekten ayaklandığını ve sinirli olduğunu anlamak önemli. Eylemlerde ve kısmen saldırılarda da anarşistler, sol-radikaller, solcular, liseliler ama onların aileleri, öğretmenleri ve birçok başka insan da yer alıyor. Dürüst, yaygın ve Yunanistan halkının kültürel yapısı içinde anlaşılabilecek bu kızgınlık, bir devlet görevlisinin genç birisini korumayıp tam tersine kurşunlamasından kaynaklanıyor. Ana-akım medya ve muhalefet “cinayet”ten söz ediyor. Hükümet ise sadece sokaklarda değil politik olarak da savunmada.
 
Bugün ülkede çoğu okulda ders yapılmadı, birçoğu işgal edildi ve herkesten önce öğrenciler küçük şehirlerde kendi kendilerine polis merkezlerine eylemler düzenledi. Düzinelerce yerde karakollara sembolik olarak saldırıldı. Kaç tane karakola molotof kokteylleriyle ciddi saldırılar düzenlendiğini söylemek zor. 10’un üzerinde olmalı. Yarın tüm okullar yas nedeniyle kapalı. Eğitim bakanının duyurusu yapılan basın toplantısı da aynı şekilde öğrencilerin saldırısına uğradı.
 
Öğretmenlerin ve memurların sendikaları önümüzdeki günler için grev çağrısı yaptı. Çarşamba günü için ülke çapında bir genel grev duyurusu zaten çoktan yapılmıştı. Tutuklular da yarın dayanışmaya katılıyorlar ve yas göstergesi olarak açlık grevi yapıyorlar.


Şu anda Atina’da çatışmaların 3. gecesi yaklaşık 15.000 kişinin katıldığı bir birleşik eylemle başladı. Polisle karşılıklı çarpışmalar kısa sürede başladı, bir sürü banka, süper market, devlet binası, lüks otel vb. hasar gördü, tahrip edildi ya da ateşe verildi.Bir sürü bina şu anda tamamen alevler içinde. Şehrin “daha iyi” alışveriş caddeleri ise neredeyse yıkılmış durumda. Merkezdeki en az 3 üniversite ( Politeknik, Hukuk, ASOEE-Ekonomi ) işgal altında ve geri çekilme bölgeleri olarak kullanılıyorlar. Polisin sayısız gaz bombası atmosferi değiştirdi, genel sağlık konseyi alarma geçti. Çatışmalarda binlerce insan yer alıyor, bir isyandan söz ediliyor. Bakanlar Kurulu toplandı ve olağanüstü hal ilanına karar verilMEdiğini bildirmeyi gerekli gördü.
 
Ioannina, Petra, Selanik, Larissa ve Kreta’da da şu sıralar çatışmalar devam ediyor. Hedefler neredeyse yalnızca polis binaları, bankalar ve resmi makamlar. Polis şu anda gerçek anlamda savunmada ve doğrudan temastan kaçınıyor. Bunun daha ne kadar süre bu şekilde devam edeceğini kimse bilmiyor.
 
Son 3 gündür birkaç gözaltı ve tahminen yalnızca bir tutuklama gerçekleşti. Kaç yaralının olduğu ise bilinmiyor. Polis plastik mermilerle ateş ediyor. Bir polis de ağır yaralandı. Tahrip edilmiş mağazaların, bankaların, otomobillerin vb. tam sayısı şu anda verilemiyor.
Gencin cenaze töreni yarın büyük bir gösteri şeklinde gerçekleşecek. Çarşamba günü genel grev vesilesiyle büyük bir toplanma gerçekleşecek. Sendikalar bunu takiben planlanan eylemin gerçekleşmesini istemiyor.
 
Geride bir soru işareti kalıyor: Devlet baskısına karşı spontane gelişen öfke betimlenen havada mı devam edecek yoksa protestoların şekli sonunda yıldırıcı mı olacak?

Buradayız, Her yerdeyiz, Biz Gelecekten Görüntüyüz

Atina Ekonomi ve İşletme Okulu İşgal İnisiyatifi:
BURADAYIZ, HER YERDEYİZ, BİZ GELECEKTEN BİR GÖRÜNTÜYÜZ

Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
(Nazım Hikmet, Kerem Gibi)

Köpekler korkudan dişleri titreyerek uluyor: Normale geri dönün
--aptalların şöleni bitti. Asimilasyonun filologları şimdiden dikenli
kucaklarını açtılar: "Unutmaya, anlamaya, bu birkaç günün keşmekeşini
kabul etmeye hazırız; ama artık kendinize gelin, yoksa
sosyologlarımızı, antropologlarımızı, psikiyatristlerimizi
getireceğiz. Duygusal patlamanızı iyi babalar gibi şimdiye dek bir
derece hoş gördük --ve şimdi bomboş kalan çalışma masalarına, ofislere
ve vitrinlere bakın! Artık karşılık verme zamanı geldi; bu kutsal
vazifeyi reddeden herkese haddi bildirilmeli, hepsi
sosyolojikleştirilmeli, psikiyatrikleştirilmelidir. Şehir, bir emirle
kuşatılıyor: "Görevinin başında mısın?" Demokrasi, toplumsal uyum,
milli birlik ve ölüm kokan tüm diğer demirci ocakları çürümüş
kollarını üstümüze uzatmış halde.

[Hükümetten aileye] iktidar sadece isyanı ve isyanın genelleşmesini
bastırmayı değil, bir öznelleşme ilişkisi üretmeyi hedefler. Bios,
yani siyasal yaşamı, ortaklık, uyuşma ve konsensüs alanı olarak
tanımlayan bir ilişki. "Siyaset, konsensüs siyasetidir, gerisi ise
çete-savaşı, isyanlar, kaos." İşte söylediklerinin doğru çevirisi, her
eylemin canlı özünü yadsıma ve bizi yapabileceğimiz şeyden, -ikiyi
birde eritmek degil, birden ikiye dogru tekrar tekrar kopuştan-
ayırma ve yalıtma gayretlerinin asıl anlamı budur. Uyum paşaları,
barış ve huzurun, kanun ve düzenin baronları bizi diyalektik olmaya
çağırıyor. Ancak, bu numaralar acınacak derecede eskidir; ve
sefaletleri her reddedişe, her gerçek tutkusuna akbaba gibi üşüşen
sendika patronlarının yağlı göbeklerinden, arabulucuların ifadesiz
gözlerinden okunuyor. Onları 1 Mayıs'ta gördük, onları Los Angeles ve
Brixton'da gördük ve onyıllardan beri onların 1973 Politeknik'inin
artık sararmış kemiklerini yalamalarını izliyoruz. Dün de onları
süresiz genel grev çağrısı bir yana, yasallığa boyun eğip protesto
grevi yürüyüşünü iptal ettiklerinde tekrar gördük. Çünkü isyanın
genelleşmesine giden yolun üretim alanından --bizi ezen bu dünyanın
üretim araçlarına el koymaktan --geçtiğini çok da iyi biliyorlar.

Hiçbir şeyin belirli olmadığı bir günün şafağındayız. Yıllardan beri
devam eden kesinlikten sonra, bundan daha özgürleştirici ne olabilir?
15 yasında bir çocuğun suikastı, dünyayı ters yüz edecek güçte bir
yerinden-etmenin gerçekleştiği andı. Bir gün daha görmeye tahammül
etmeyen bir yerinden-etme; öyle ki birçok kişi aynı anda şunu düşündü:
"Buraya kadar, bir adım daha değil; her şey değişmeli ve biz
değiştireceğiz". Alex'in olumunun intikamı bu dünyada uyanmaya
zorlandığımız her günün intikamına dönüştü. Ve çok zor gibi görünen
şeyin, çok basit olduğu görüldü.

Olan buydu, elde olan bu. Korktuğumuz bir şey varsa, o da normale
dönüştür.  Çünkü ışıyan gündeki kentlerimizin harap ve yağmalanmış
sokaklarında sadece öfkemizin aşikar sonuçlarını değil, yaşamaya
başlama olanağını görüyoruz. Artık yapacak bir şeyimiz yok, bu olanağı
üstlenip; yaraticiligimizi, arzularımızı maddileştirme gücümüzü,
Gerçek'i tefekkür etme değil yaratma gücümüzü gündelik yaşam alanında
temellendirerek, onu bir yaşam deneyimine dönüştürmek dışında.  Bu
bizim yaşamsal alanımız. Geride kalan her şey ölüdür.

Anlamak isteyenler anlayacaktır. Şimdi her birinizi zavallı küçük
hayatlarına zincirleyen görünmez hücreleri parçalamanın zamanıdır. Bu
yalnızca veya zorunlu olarak karakollara saldırmayı, bankalar ve
alışveriş merkezlerini ateşe vermeyi gerektirmez. Bir kişinin
koltuğunu ve kendi hayati üstüne pasif tefekkürü terk edip, kişisel
olan her şeyi geride bırakarak konuşmak ve dinlemek için sokağa
çıktığı an, toplumsal ilişkiler alanında nükleer bomba kuvvetinde bir
bozma etkisini içerir. Bunun nedeni tam da herkesin kendi
mikrokozmosuna (bu ana dek) sabitlenmesinin atomun çekim kuvvetinden
kaynaklanmasıdır. (Kapitalist) dünyayı döndüren kuvvet. İkilem budur:
isyancılarla ya da yalnız. Bir ikilemin aynı anda hem bu kadar mutlak
hem de gerçek olabildiği, gerçekten de az görülen bir zamandayız.

Atina Ekonomi ve İşletme Okulu İşgal İnisiyatifi - 11.12.2008


Çev: Gökhan -Eylem

Alexandros anarchos

Alexandros anarchos
 
bir ateşti taşıdığı yer yüzüne
ki bunu devletlerden çaldı
ezber bozma vakti!
 
devletin üstüne bastığı çocuk
polisin ateş etmesiyle isyanda
 
ve yaşama döndü isyanda ateş
 
öyle ya hayat biraz da a(to)nomidir
haydi barikatlara!
 
ki Exarhia şimdi anarşi diye de anılır
 
ateşi gör! anarşi aşkına!
 
sinan praksis

anarsistiletisimden

Agyos Dimitrios'ta "Halk Meclisi" çağrısı yapıldı!

12 Aralık 2008 01:35:39 +0200


Atina'dan selamlar...

Medyaya bakacak olursanız bugün sönmüş olması gereken isyan sürüyor.
Her ne kadar yağmur yağıyor olsa da Atina ve diğer şehirlerde isyan
ateşi sönmüyor. Bugün ortaöğretim öğrencileriyle birlikte gençler ve
işçiler yeniden meydanlara döküldüler. Binlerce insan bugün de polis
güçlerine karşı öfkelerini kustular ve en az 25 polis karakoluna
saldırıda bulundular.

Hukuk, İktisat ve Politeknik'te işgaller devam ediyor. Genel
toplantılara 300-500 kişi katılıyor. 300 okulda işgallerin sürdüğü
bilgisi var.

Ayrıca Agyos Dimitrios Belediyesi de yoldaşlarımız tarafından işgal
edildi ve 'halk meclisi' çağrısı yapıldı.
Yarın saat 12'de bütün öğrencilerin katılacağı bir yürüyüş çağrısı var.
Aynı zamanda devletin kolluk güçleri faşistlerle birlikte
anarşistlere, öğrencilere ve göçmenlere yönelik saldırıları
tırmandırıyorlar. Akşam saatlerinde 5 yoldaş (aralarında bir
Filistinli bir de Polonyalı) Koridallos Cezaevi'ne götürüldü. Üstelik
4 kişi daha Pazartesi günü mahkemeye çıkarılacaklar. Büyük ihtimalle
onlar da tutuklanacaklar. Şimdiye kadar gözaltına alınan 200 kişiden
5'i Atina'da, 8'i de Larisa'da tutuklandılar. Tutuklananlar, polisle
çatışma ve yağmaya katıldıkları gerekçesiyle yargılanacaklar.
Gözaltına alınanların yüzde 50'si göçmen ve Arap ülkelerinden göçen
25 kişi antiterör yasasına muhalefetten hakim karşısına
çıkarılacaklar.

Neredeyse bütün sokaklarda şu kuşlamayla karşılaşabilirsiniz;

Öfke Sönmüyor!

Bugünler Aleksi'nin günleri!

Otonomizmir/ istanbul/ ankara ve Atonom'un Dayanışma Metni

Yunanistan’daki anarşist yoldaşlar ve arkadaşlar,
 
İlk olarak, Alexandros-Andreas Grigoropoulos için olan hüznünüzü paylaşıyoruz. Polis/devlet  cinayetine karşı başlattığınız bu kavgayı destekliyor ve genişletmeye çalışıyoruz. Fakat maalesef belirtmemiz gerekiyor ki Türkiye medyasında durumla ilgili olarak ilgi eksikliği ve yanlış bilgilendirme mevcuttur.
 
Bu noktada kamu ilgisini çekmek için binlerce insanın günlük feribot seferleri için kullandığı İzmir’in ana iskelelerinden biri olan Alsancak İskelesi’ni boyadık. Bu aynı zamanda İzmir , Yunanistan Konsolosluğu’ndan en iyi görünen yerdir. Anarşist A’larla Atina’daki Ateşi Gör’ün yazdık.
 
Ancak şu an sadece bu kadar yapabildiğimiz için üzgünüz. Yeni gelişen bir grup olmamız ve Türkiye’de dini bayram olması nedeniyle her yerin kapalı olması, devlete konsolosluğu kolayca güçlendirme şansı verdi.
 
Yapabileceklerimizi n daha fazlasına bakıyoruz…
 
Dayanışmayla,
 
otonomizmir/ istanbul/ ankara
Atonom
 
www.atonom.org
mail@atonom. org
 
in english : http://athens. indymedia. org/front. php3?lang= en&article_id=938985

Indymedia: Alman Konsolosluğu İşgali

http://de.indymedia .org/2008/ 12/235153. shtml

Bugün, 8.12.2008 tarihinde Alexadros Grigoropoulos’ un soğukkanlı cinayetinden sorumlu olan Yunanistan devletine karşı Berlin’deki Yunanistan Konsolosluğu’nu işgal ettik.
 
Polisin keyfiliği ve gücü dalga gibi büyüyor, buna karşı çıkıyoruz!
 
Polisler bizim çocukları öldürürse, Yunanistan’daki gözaltındaki ve yaralı  yoldaşlarımızla dayanışmak için isyan etmek zorunluluk haline gelir.
Yunanistan devleti soğukkanlı bir katildir.
 
Bugün, 8.12.2008 tarihinde Alexadros Grigoropoulos’ un soğukkanlı cinayetinden sorumlu olan Yunanistan devletine karşı Berlin’deki Yunanistan Konsolosluğu’nu işgal ettik.6.12.2008’ de akşam vakti 16 yaşındaki lise öğrencisi Alexandros Atina’nın merkezinde bir polis tarafından soğukkanlı bir şekilde kurşunlandı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre polis gençlerden oluşan küçük bir grup tarafından kışkırtılmıştı.
 
Memurlar olay yerini terk ediyorlar, içlerinden iki tanesi birkaç dakika sonra geri dönüyor. Gerginleşen havada polislerden birisi silahını çekiyor ve iki el ateş ediyor, kurşunlardan birisi yakın mesafeden liselilerden birinin göğüs bölgesine isabet ediyor. Alexandros hastane yolunda öldü. Sinirlenen vatandaşlardan birisi polsin hastaneye giriş yolunu kapatti. Gecenin ilerleyen saatlerinde ve ertesi gün Yunanistan’daki birçok şehirde olduğu gibi Atina’da da güçlü polis gücüyle karşılaşılan spontane büyük eylemler gerçekleşti.
 
Şu sıralarda Yunanistan genelinde  toplumun tüm kesimlerinde büyük bir öfke hakim. Ülke bir kargaşa halinde. Birçok eylemci tutuklandı. Selanik’te polis plastik mermilerle kalabalıklara ateş ediyor ve bu sırada bir eylemci yaralandı.  Üniversiteler anında işgal edildi, durum kontrol dışında. Yurtdışında da öfke büyük.
 
Zagreb’de Yunanistan Büyükelçiliği önünde karışıklıklar başladı ve birçok Avrupa şehrinde de sürdürülüyor. Benzer olaylar geçmiş yıllarda da Yunanistan’da sıkça yaşanmıştı:
-         1985’te askeri darbe zamanını anma etkinliği sırasında 15 yaşındaki Michailis Kaltezas cinayeti
-         2003’te H. Maragkakis’in  polis kontrolünden kaçarken kafasından vurulması
-         2008’de Lefkimi’de 42 yaşındaki hamile bir yayanın eylem sırasında ölümü

Sorumlu polisler bu tür olaylarda kural olarak beraat ettiriliyorlar ve rahatlarına dokunulmuyor.
Devlet terörünün suçsuz kurbanları: Göçmenlerin dayak yemesi, karakollardaki tecavüzler, eylemlerin şiddet kullanılarak engellenmesi, “yanlışlıkla”
 
Çapraz ateş: Hepimize karşı ve her caddede, her şehirde, her ülkede karşılaştığımız iyi işleyen bir baskı sistemi.
 
Devlet şiddetinin yüzü tüm ülkelerde birbirine benziyor : 7 Ocak 2005’te Dessau polis karakolunda yanan göçmen Oury Jalloh’u hatırlıyoruz!
 
Polisin keyfiliği ve gücü dalga gibi büyüyor, buna karşı çıkıyoruz!
 
Polis bizim çocukları öldürürse, isyan kaçınılmaz olur!
 
Yunanistan’daki gözaltındaki ve yarali yoldaşlarımızla dayanışıyoruz!

Yunanistan Konsolosluğu İşgali