15 Aralık 2008 Pazartesi

Alev Sönmeyecek

15 Aralık 2008

Yorgo Kırbaki
Hürriyet, bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından bir
haftadır Yunanistan'a "kıyameti" yaşatan olayların baş aktörleri ile
görüştü. Anarşistler, "Önemli olan alevin sönmemesi" diyor. Peki bu
gençler kim? Güvenlik güçleri neler hissediyor? Halka göre kim haklı?
YUNANİSTAN'ın başkenti Atina'da, 7 Aralık gecesi, saat 21.00 sularında
başlayan olaylardan 7 gün sonra bilanço; 1 ölü, 80'den fazla yaralı,
tahrip edilmiş ve yağmalanmış 600 dükkan ve işyeri, bir o kadar da
yakılmış otomobil. Atina'nın 'kıyamet vakti'nde onlarca karakola
saldırıldı, binlerce molotof kokteyli ve gözyaşartıcı gaz kullanıldı.
Kütüphaneler yakıldı. Gazeteler, televizyonlar basıldı.

Sadece kırılan vitrin camlarının yenilenmesi için 20 dönüm araziyi
kaplayacak kadar cam, 5 bin metrekarelik bir alanı kaplayacak kadar
kepenk gerekiyor. Maddi zarar yalnızca Atina'da en az 100 milyon euro.
Fakat fatura, görünenin çok daha pahalı olacak. Örneğin turizm büyük
darbe aldı. Hükümetin uluslararası ekonomik kredibilitesi de sarsıldı.

Halk ayaklanması değil

"Kıyamet vakti"nin Yunan toplumundaki manevi zararını ancak tarih
yargılayabilir. Peki Yunanistan bu hale nasıl geldi? Olaylar nasıl
tetiklendi? Hürriyet, Yunanistan'daki olayların başaktörleri olan
anarşistler, öğrenciler, veliler, esnaf, polis ve siyasetçilerle
konuştu.

"Halk ayaklanması" değildi bu. Lideri yoktu, organize değildi. Kör
şiddetin kuralları hüküm sürdü. Sırasıyla polisin, anarşistlerin,
dükkan sahibi esnafın, siyasetçilerin, öğrencilerin, velilerin ve
medyanın başrol oyuncusu olarak sahneye çıktığı birkaç bölümü olan bir
trajedya yaşandı komşuda. Bir yandan genç bir neslin, yarın
arayışlarında karşısına çıkan "duvara" isyanıydı; ama şüphesiz aynı
zamanda "kuralsız, sınırsız demokrasinin" ne gibi tehlikeleri
gizlediğinin de kanıtı...

7 Aralık'ta neler olmuştu

20.50: İçinde polis memurları Epaminondas Korkoneas ve bir
meslektaşının bulunduğu polis arabası Eksarhia'da devriye gezerken iki
anarşist karşılarına çıktı. Anarşistlerin sayısı artınca, iki polis,
arabayla kaçtılar.

20.55: İki polis, amirlerinden emir almamalarına rağmen aracı park
ederek yaya olarak az önce kavga ettikleri anarşistlerin bulunduğu
yere döndüler.

21.00 Karşılıklı küfürlerden sonra polislere bira şişeleri fırlatıldı.
Memur Korkoneas tabancasını çekip ateş etti. 16 yaşında bir genç
vuruldu. Emniyet müdürlüğü, olanları sözkonusu iki memurdan değil,
telefon ihbarı ile öğrendi.

22.00: İnternet ve SMS'ler sayesinde Eksarhia'da 10 bin kişi toplandı.
Maskeli anarşistler yürüyüşe başladılar.

Anarşist semti sisteme direniyor

ATİNA'nın "anarşist semti" Eksarhia, bombalanmış bir şehir gibi.
'Kıyamet vaktinin' kanıtı, yanmış otomobiller, yağmalanmış dükkanlar.
Afrika ülkelerinden gelmiş siyahi göçmenler meydanda korsan CD
satıyor. Az ilerde eski kitapların içinde neredeyse boğulan bir
eskici. Ancak, lüks restoranlar, pahalı dükkanlar da var Eksarhia'da.

Fırıncı Maria'ya, "Burada dükkan sahibi olmak nasıl" diye soruyoruz.
Maria, "Eksarhia iyi bir semttir. Birçok entelektüel burada yaşar.
Sisteme mukavemet gösteren bir semttir. İdeolojiler burada
yaşatılıyor. Olaylar sadece buradaki gençlerin işi değil" diyor.

İlk talepleri silahsız polis

ATİNA'nın "anarşist semti" Eksarhia'dayız. 1976'dan bu yana 32 yıldır
polis-anarşist savaşlarının verildiği Eksarhia'da. Yüzlerce okul ve
üniversitede işgali sürdüren anarşistlerden bazıları, genç Aleksis'in
son nefesini verdiği Cavelas ve Mesolongiu sokaklarının buluştuğu
noktada toplanmış. Arkadaşları, "Mesolongiu Sokağı" yazan levhayı
indirip, yerine "Aleksis Grigoropulos Sokağı" yazanını asmışlar.
Çiçekler, mumlar, Aleksis ve arkadaşlarının kaşkolları ve duvarlara
yapıştırılmış yüzlerce mektup. Hepsi, "Niye" ya da "Kahrolun" diye
başlıyor.

"Hürriyet'ten geldik. Konuşalım" diyoruz. Birkaç dakika sonra yaklaşık
10 anarşistle etrafımızda toplanıyor. "Gazetecileri sevmeyiz. Onlar
sistemin adamları. Hep gammazlarlar bizi. Resim yok ve isim yok, tamam
mı" diyorlar.

Sondan başlayayım. Şimdi ne olacak?

Gelecek hiçbir zaman garanti değildir. Biz mücadelemizi veriyoruz.
Perşembe günü yeni bir gösterimiz var. Avrupa'dan da katılım olacak.
Önemli olan alevin sönmemesi.

Burada olaylar nasıl başladı?

Göz göre göre bir çocuğu katlettiler. Eksarhia meydanında genç ihtiyar
kim varsa öfkelendi.

Eylemleriniz nasıldı?

Biz bankalara, devlet dairelerine, büyük şirketlere saldırdık.
Olaylarda küçük dükkanlar da zarar görmüş. Provokasyon olabilir.
Yağmalamayı biz yapmadık. Yapanları kovaladık.

Peki kimsiniz?

-Yıllarca bizim 100-200 kişi oluduğumuz söylendi. Şimdi 1000-1200
diyorlar. Çok daha fazlayız. Çeşitli sınıflardan geliyoruz.
Ailelerimiz işçi, memur, esnaf. Öldürülen Aleksis varlıklı bir ailenin
çocuğuydu. İşşizler, öğrenciler, yabancı göçmenler de var.

Belirli bir talebiniz var mı?

-Bu aşamadaki talebimiz polisin silahsız devriye dolaşması. Çünkü
onlar bu sorumluluğun bilincinde değil.

Neye karşısınız?

-Ülkemizdeki herşey yozlaşmış. Kilise, kurumlar herşey. Rüşvetsiz iş
yapılmıyor. Çocuklar bu ortamda büyüyor. Siyasiler kendi çıkarlarının
peşinde.



Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10567543.asp?gid=200
________________________________________

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder