17 Aralık 2008 Çarşamba

Anarşi İzmir Sokaklarında!

Yunanistan'da 16 yaşındaki yoldaşımızın polis tarafından katledilmesiyle başlayan ve sönmek bilmeyen özgürlük ateşinin sıcaklığı bugün İzmir sokaklarındaydı.

Devlete ve iktidarlara yöneltilen bu yakıcı öfke bu topraklarda da hayatı savunanlara ışık tuttu. Sadece Aleksis için değil bu topraklarda iktidarlar tarafından katledilen tüm hayatlar için içimizde büyüttüğümüz isyanı tüm dünyaya haykırdık.

"Dün İspanya'da, bugün Atina'da, yarın burada her yer isyan her yer anarşi!"yazılı pankartımız ve bayraklarımızla İzmir'i ilk defa kara-kızıla boyadık. Etrafında olan biten her şeye gözlerini kapatıp kulaklarını tıkayanlara inat taşıdığımız alarmlarla "Kardeşlerimizi unutmayacağız, katillerini affetmeyeceğiz!" diye haykırdık.

Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca üzerimizde ölenlerin isimlerini taşıyarak yürürken arkamızda devlet eliyle öldürülen herkes için bir 'ceset' bıraktık. Ve belki de bu yüzden attığımız her adımda yeni seslerle çoğaldık.

Bildiri dağıtmak için durduğumuz noktada etrafımızda toplanan kalabalığa hazırladığımız bildiriyi okuduk ve ardında sloganlarla tekrar yürüyüşe geçtik. Askeriyenin önünden geçerken "Reddet! Diren! Hayır de! Askere gitme!", "Öldürmeyeceğiz ölmeyeceğiz kimsenin askeri olmayacağız!" sloganlarıyla ilerledik. Burada karşılaştığımız bir grup kadın alkışlarıyla bize destek verdiler.

Eylem boyunca;

"Zalimlere Karşı Akdeniz'de Anarşi!"
"Dün İspanya'da, bugün Atina'da, yarın burada her yer isyan her yer anarşi!"
"Uyan İzmir Uyan! Komşuda Yangın Var!"
"Biz De 16 Yaşındayız; Polis Bizi De Vur!"
"Ne Din Ne Devlet Aşk Aşk Hürriyet!"
"Karakollar Yıkılsın Lunapark Yapılsın!"
"İsyan Devrim Anarşi!"
"Bütün Devletler Katildir!"
"Unutmayacağız, Affetmeyeceğiz, Yas Tutmayacağız!"
"Düzene Karşı Devrim, Devlete Karşı Öz-yönetim!"

İzmir'de ilk defa anarşistlerce düzenlenen bu eylemde, polis şiddetine fazlasıyla maruz kalan KAOS-GL'den arkadaşlarımız da bizimle birlikteydiler.

Eylem sonrasında bunun bir ilk ve bir başlangıç olduğunda hemfikirdik. Ölümü yüceltenlere inat hayatı savunmak için yine ve daha da büyüyen bir öfkeyle yürümeye devam edeceğiz.

http://www.alakasizlar.org/anarsiyuruyusu.asp

Tutuklular ile ilgili bilgi

6 ARALIK’TAN İTİBAREN GÖZALTILAR, ÜLKE ÇAPINDA

(17/12/08)

Suçu kanıtlanmış ve/veya para cezasına çarptırılmış herkesin “flagrante delicto” (suçüstü) duruşması yapıldı [suçun ya da gözaltının polis tarafından ilan edilmesinden sonra, 48 saat içinde duruşmanın yapılması gereken bir polis veya sulh mahkemesinde, ya da daha basit bir ifadeyle acele bir mahkemede]. Kalanlar, duruşma tarihleri (genellikle birkaç ay sonrasına) belirlendikten sonra salıverildi; duruşma-öncesi gözaltı için alıkonulanlar hariç (Yunan yasalarına göre, bu gözaltılar bir yıl kadar sürebiliyor ve genellikle duruşma öncesi uzun süreli mahkûmiyet için kullanılıyor). Polis tarafından yakalanıp alıkonulmuş, hakkında kanıt ya da suçlama olmayan çok daha fazla (yüzlerce) kişi oldu; bunlar da salındı. Son verilere göre yaklaşık 210 tutuklama gerçekleştirildi. Tutuklananların %27’si yasal yaş sınırı altında, %21’i göçmen ve %32’si hala gözaltında.


ATİNA: 50 göçmenin duruşması kabul edildi; yargılama sonucu, şartlı tahliye hakkı olmaksızın 18 ay hapse çarptırıldılar. Duruşmalar sırasında tercümanları yoktu ve cezalarını çektikten sonra sınır dışı edilmeleri muhtemel (göçmen duruşmaları her gün gerçekleşiyor ve durum henüz açık değil). Ayrıca, 9 Aralıkta 2 tutuklama oldu ve duruşma günleri belirlendi (tutuklular salıverildi), 11 Aralıkta 5 kişi (3 göçmen, 2 Yunan) 15 Aralıkta da başka 4 kişi duruşma öncesi gözaltına alındı (Ekonomi Üniversitesi [ASOEE] işgal bloguna ve arkadaşlarımıza göre).


SELANİK: 21 tutuklama (yasal yaş sınırı altında olan 3 kişi 13 Şubat 2009’da duruşmaya çıkarılacak – kalanlar, çoğunluğu göçmen, suçüstü yargılandı [polis ya da sulh mahkemesinde], suçlu bulundu; kimse duruşma öncesi gözaltına alınmış değil. Belki her geçen gün tutuklamalar artıyordur – ASOEE bloguna ve arkadaşlarımıza göre).


KOZANI: 34 tutuklama (3 kişi Grevena cezaevinde duruşma öncesi gözaltında – 34 tutuklamanın 15’i polis tarafından resmi olarak duyurulmadı, sadece sözlü olarak duyuruldu! – yaş sınırı altında olan 7 kişiden ikisi Arnavut göçmen – Göz yaşartıcı gaz fişeği tarafından yüzünden ciddi biçimde yaralanmış bir tutuklu [başka 2 kişi gibi, hastanede tutuklanmıştı], Atina’daki bir hastaneye sevk edildi – avukatlara, yoldaşlarımıza ve ASOEE bloguna göre)


PTOLEMAIDA: 7 tutuklama (yaş sınırı altında 5 kişi, 2 yetişkin yargılandı, suçlu bulundu ve şartlı olarak tahliye edildi – gözaltında kimse yok – avukatlara ve arkadaşlarımıza göre).


LARISA: 19 tutuklu, tutuklular terörle mücadele yasasına göre yargılanacak (8 tanesi yasal yaş sınırı altında – 4 yetişkin Korydallos cezaevinde duruşması öncesi gözaltında – avukatlara ve arkadaşlarımıza göre).


KARDITSA: 3 tutuklama (hepsi yaş sınırı altında, DA’dan çıkan kararla salıverildiler – medya).


PATRAS: 21 tutuklama (9 kişi yaş sınırı altında, muhtemelen kimse gözaltında değil – arkadaşlarımıza göre).


CHANIA: 6 tutuklama (5 kişi yaş sınırı altında, 1 yetişkin – kimse gözaltında değil – arkadaşlarımıza göre).


HERAKLION: 18 tutuklama (herkes kefaletle ya da şartlı tahliye edildi – 4 yetişkin – kalanlar ebeveynleriyle beraber tutuklanmış yasal yaş sınırı altında olanlar, ebeveynler “ihmalkârlık”la suçlandı! – arkadaşlarımıza göre).


VOLOS: 6 tutuklama (yaş sınırı altında beş kişi, salıverildiler ve 26 Şubatta duruşmaya çıkarılacaklar – bir yetişkin yargılandı ve 3 hafif suçtan 2 yıl 10 ay cezaya çarptırıldı – yerel basın ve ERT).


RETHYMNON: 1 tutuklama (15 Aralıkta, yaş sınırı altında, babası da ayrıca ihmalkârlıkla suçlandı – kimse gözaltında değil – medya).


KAVALA: 2 tutuklama (biri 8 diğeri 10 Aralıkta – kimse gözaltında değil – arkadaşlarımıza göre).


KASTORIA: 1 tutuklama (yaş sınırı altında – polis merkezine zarardan 4500 Euro para cezasına çarptırıldı – gözaltı yok – medya).


ZAKYNTHOS: 6 tutuklama (2’si yasal yaş sınırı altında, 13 ve 16 yaşlarında, DA’nın kararıyla şartlı olarak tahliye edildiler – kalan 4 kişi genç göçmenler (1 kadın ve 3 erkek), 19 Mart 2009’da 5 hafif suçtan duruşmaya çıkarılacaklar – duruşma öncesi gözaltı yok – arkadaşlarımıza ve yerel basına göre).


Yürüyüşler, çatışmalar ve basit gösteriler olmasına rağmen tutuklama olmayan (bazılarında insanlar polis merkezlerine götürüldü ancak tutuklama yok) kasabalar ve şehirler:


Serres, Chalkida, Ioannina, Veroia, Xanthi, Komotini, Alexandroupolis [buralardaki arkadaşlarımıza gore]


Drama, Trikala, Florina, Chios, Mytilini, Korinthos, Kefallonia, Lamia, Agrinio, Nafpaktos, Rhodos, Syros, Leros [medya]

Çev: e

Kaynak: http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=948283

17 Aralıktan haberler

25 17 50: Bürokratlar işgal edilmiş olan işçi konfederasyonuna saldırdılar ama geri yollandılar, Başka bir isyan polisi minibüsü daha yakıldı, İsyan Patras'a fışkırdı
Çarşamba Aralık 17, 2008

19:19 Devlet televizyonunu işgal eden kişiler, hükümetin iftira niteliğindeki sözlerine Indymedia'da cevap verdiler. Ayrıca bir polis minibüsü daha yakıldı Atina'da. Şu anda genel katılımlı açık toplantılar yapılıyor, işgal edilmiş olan Ekonomi Üniversitesi'nde ve Genel işçi konfederasyonunun işgal edilen binasında. Yarın Atinada gerçekleşecek olan büyük öğrenci eylemini için hazırlık yapıyorlar.

17:50 50 bürokrat başkaldıran işçilerin binasına geldi. Öyle görünüyordu ki yanlarında bazı “emanetler” de taşıyorlardı. Fakat işgal edilen Ekonomi üniversitesinden sloganlar atarak desteğe gelen anarşist grubu görür görmez toz oldular.
Patrasta, katil polisin avukatı Pampeloponisiako futbol sahasında bir basın açıklaması düzenleyecekti. Bunun nedeni da zaten klubü yeni almış olmasıydı. Yaklaşık 500 kişi sahanın dışında toplandı; Çöp teneklerini ateşe verdiler ve barikatlar kurdular. Şu anda polis, ilk gaz bombalarını atmaya başladı.

Çev: İsyandan
www.occupiedlondon.org/blog

Yunanistan'da değişik taktikler

İndymedia'dan
Göstericiler lazerle polisi kör ettiler


Eğer polisler Robocop'sa Biz de Alien'ız

Indymedia daki haberde polisi kör ettiklerini de söyleniyor. Buna kanıt olarak da linkteki video'yu izleyin deniyor. Linkteki video ise kaldırılmış.

Dünya basınında yaralı olmadığı gibi ifadeler var.
http://www.dailymail.co.uk/news/worldnews/article-1094892/Greek-rioters-use-lasers-police-violence-boys-death-continues-second-week.html

Onun haricinde ise o kadar yoğun bir ışığın insanı bir süre sersemletebileceği iddiası da var.
http://blog.wired.com/defense/2008/12/laser-war-in-gr.html

İsyanla ilgili forumlarda oldukça tartışmalı bir konuya dönüşmüş durumda bu
www.occupiedlondon.org/blog
Bunun yanlış bişey olduğunu düşünenler oldukça fazla

Bizim Olanı Almaya Geldik

Bizim olanı almaya geldik…
Bu öfke günlerinde, bir iktidar ilişkisi, nesneler ve bedenleri hafızayla mühürleyen bir ilişki olarak gösteri, izlenimleri yersiz-yurtsuzlaştıran ve onları imgenin tiranlığından kurtararak duyuların alanına ilerlemelerini sağlayan yayılmış bir karşı-iktidarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Duyular her zaman antagonistik biçimde hissedilir (her zaman bir şeye karşı harekete geçerler) –ama şu anki koşullarda bunun ötesinde keskin ve radikal bir kutuplaşmaya yöneliyorlar.

Burjuva medyasının sözde barış yanlısı karikatürleri karşısında (”şiddet hiçbir zaman, hiçbir yerde kabul edilemez”), attığımız kahkaha en fazla şunu dememizi mümkün kılıyor: onların yasaları, yumuşak huyluların ve onayın, diyalog ve uyumun yasası, iyi hesaplanmış bir canavarlıktan alınan hazdan başka bir şey değildir: vaat edilmiş bir katliam. Evet barışçıl çehresinde demokratik rejim her gün bir Alex öldürmüyor: Tam da binlerce Ahmet, Fatma, Jorjes, Jin Tiaos ve Benajir’i öldürdüğü için. Tam da üçüncü dünyaya, yani küresel proleteryaya, yapısal olarak ve hiçbir pişmanlık duymaksızın sürekli suikast düzenlediği için. Ve yine tam da bu nedenle, bu sessiz gündelik katliam aracılığıyla özgürlük düşüncesi doğuyor. Sözde tüm insanlığa ait bir mal olarak değil, herkes için geçerli bir doğal hak olarak da değil, lanetlenmişlerin savaş çığlığı olarak özgürlük, iç savaşın öncülü olarak özgürlük.

Yasal düzenin tarihi ve burjuva sınıfı, içinde şiddetin ekonomik, duygusal ve kültürel olarak az gelişmişlerden kaynaklanan üzücü bir istisna olarak yer aldığı kademeli ve istikrarlı bir ilerleme portresiyle beynimizi yıkıyor. Ama okul masalarında, ofis ve fabrikalarda ezilen bizler çok iyi biliyoruz ki tarih ölümcül bir yasalar sistemi üstüne inşa edilen canavarlıklar geçidinden başka bir şey değildir. Normalliğin kardinalleri Korköneas domuzunun (katil polis) kurşunuyla ihlal edilen yasa için gözyaşı döküyor. Oysa, yasanın gücünün iktidarın kuvveti olduğunu bilmeyen kim kaldı? Şiddet üstüne şiddet eklemeyi mümkün kılanın bizzat yasanın kendisi olduğunu? Başından acı sonuna kadar, yasanın içi boştur; anlam barındırmaz ve dayatmanın kodlanmış iktidarından başka bir hedefi yoktur.

Aynı anda, solun diyalektiği de, çatışma, mücadele ve savaşı karşıtların birliği mantığıyla kodlamaya çalışıyor. Böylece bir düzen kuruyor: her bir şeyin kendisine ait küçük mekanına yerleştirildiği, pasifize edilmiş bir durum. Ama çatışmanın kaderi sentez değildir –savaşın kaderinin barış olmadığı gibi. Toplumsal isyan binlerce olumsuzlamanın yoğunlaşmasını ve patlamasını kapsar; ama tek bir atomunda dahi, tek bir bileşeninde dahi kendi olumsuzlamasını, kendi ereğini içermez. Bunlar, sözde kesin bir hakikatin ağırlığı ve kasvetiyle aracılık ve normalleştirme kurumlarından geliyor, 16 yaşında seçme hakkı vaat eden, domuzların varlıklarını koruyarak silahsızlandırılmasını vaat eden, refah devleti v.s. vaat eden soldan. Diğer bir deyişle, başkalarının yaraları üstünden siyasi kazanım elde etmek isteyenlerden. Uzlaşma pastasından kan damlıyor.

Toplumsal şiddete karşıtlık, iddia etmediği şeyden sorumlu tutulamaz: o baştan sona yıkıcıdır. Modernliğin savaşımlarının bize öğretecek bir şeyi varsa, bu onların bir özneye (sınıf, parti, grup) kilitlenmeleri değil, onları karakterize eden sistemli anti-diyalektik süreçtir: yıkıcı eylemin yaratıcı boyut içerme zorunluluğu yoktur. Diğer bir deyişle, eski dünyanın yıkımı ve yenisinin yaratılması aralıksız ancak birbirinden ayrı iki süreçten oluşur. Öyleyse mesele, isyanın farklı aşamalarında mevcut olanın yıkımına ilişkin hangi yöntemlerin geliştirilebileceğidir. Hangi yöntemler isyanın sadece o ana kadarki düzey ve kapsamını korumakla kalmayıp onun niteliksel yükselişine katkı sağlayabilir? Karakollara saldırılar, çarpışmalar ve yol kapatmalar, barikatlar ve sokak çatışmaları artık başkent ve ötesinde gündelik ve toplumsal görüngülerdir; ve üretim ve tüketim çemberindeki kontrolü kısmi de olsa kaldırmaya katkı sağladılar. Yine de, düşmana karşı kısmi bir ataktan ibarettirler; doğrudan ve herkese aşikarlar, ancak yine de egemen üretim ilişkilerine saldırının sadece tek bir boyutunda hapsolmuş haldeler. Bu mobilizasyonlar metaların üretim ve dolaşım sürecine, diğer bir deyişle, sermaye-ilişkisine, ancak dolaylı yoldan darbe vurur. Şehrin üstünde bir hortlak dolanıyor: vahşi ve sürekli genel grev.

Kapitalizmin küresel krizi patronları isyana en dinamik, en talepkar tepkilerinden mahrum bıraktı: “Biz size her şeyi sunuyoruz, sonsuza değin, oysa bunların arzettiği tek şey belirsiz bir şimdi”. Birbiri ardından batan şirketleriyle kapitalizm ve onun devleti artık gelecek daha kötü günlerden, sıkılaşmış finansal koşullar, işten atmalar, emekli aylıklarının kaldırılması, sosyal devlet harcamalarında kısıtlamalar ve parasız eğitimin kaldırılmasından başka bir vaadi dillendirecek konumda değiller. Buna karşılık, isyancılar sadece 7 günde, neler yapabileceklerini pratikte ortaya koydular: kenti savaş alanına çevirmek, kentsel dokuda komün bölgeleri yaratmak, bireyliği ve onun zavallı güvenliğini terk edip, kolektif güçlerini yaratmaya ve bu ölüm saçan sistemin tümden yıkımına yönelmek.

Kriz, öfke ve kurumların reddiyle tanımlanan bu tarihsel konjontürde, sistemsel deregülasyonu toplumsal devrime dönüştürebilecek tek şey çalışmanın tümden reddidir. Sokak kavgası Elektrik Şirketi’ndeki grev nedeniyle karanlık sokaklarda gerçekleştiğinde, çatışmalar tonlarca toplanmamış çöp yığını arasında yürütüldüğünde, tramvaylar sokakları kapatıp polisleri engellediğinde, grevdeki öğretmen isyana katılmış öğrencisinin motolofunu yaktığında, işte o zaman diyebileceğiz ki: “Zorbalar, sizin toplumunuzun günleri sayılı, onun bahsettiği neşe ve adaleti ölçtük biçtik ve tamamen yetersiz bulduk.” Bugün, bu, artık sadece bir hayal değil herkesin elinde bulunan bir kudrettir: somuta karşı somut eyleme kudreti. Gökleri değiştirme kudreti.

Eğer tüm bunlar, yani çatışmanın sabotajlar ve vahşi grevlerle üretim-dolaşım alanına yayılması vakitsiz görünüyorsa, bunun nedeni belki de iktidarın ne kadar da çabuk çözüldüğünü, çatışmacı pratiklerin ve karşı-iktidar formunda örgütlenmenin toplumsal yayılma hızını farkedemediğimiz içindir: karakolları taş yağmuruna tutan lise öğrencilerinden, belediye çalışanlarına ve belediye binalarını işgal eden komşulara… Devrim ne ‘tarihsel koşullar’ için dua ederek ne de ‘tarihsel koşullar’ sofuluğuyla yapılır. Devrim, toplumsalın her alanındaki olanakları üstlenerek; polisle ilgili her çekimser kınama edimini düzenin temellerine atılan keskin bir darbeye dönüştürerek olur.

DEFOLUN DOMUZLAR!**

Atina Ekonomi ve İşletme Okulu İşgal İnisiyatifi - 14.12.2008

*1966′da ‘The Motherfuckers’ adıyla kurulan anarşist örgüt. 68′de siyah şair Amiri Baraka’nın bir şiirine referansla ‘Up Against the Wall Motherfuckers’ adini aldı. İki farklı biçimde cevrilebilir: “Duvara Dizilin Piçler, Bizim Olanı Almaya Geldik”, ya da bu sefer örgut üyelerine göndermeyle “Duvara Karşı Piçler: Bizim olanı almaya geldik.”

** ‘Off the Pigs’ Kara Panterler’in sloganlarından biri.

Çev: DünyaSokaktaDeğişecek!
Alinti: www.occupiedlondon.com/blog
http://sokaktabirhayalet.blogspot.com/2008/12/bizim-olan-almaya-geldik.html

Dayanışma Eylemi (18 Aralık)

yunanistan'da yükselen mücadeleyi sahiplenmek ve yunanistan'da kamu çalışanları federasyonunun diğer sendikalarla beraber gerçekleştireceği genel grevle birlikte yapılan uluslararası dayanışma çağrısına yanıt vermek amacıyla istanbul yunanistan konsolosluğu önünde bir eylem yapılacaktır.

tarih: 18 aralık perşembe
saat: 19.00
toplanma yeri: galatasaray lisesi önü

düzenleyiciler: devrimci işçi partisi girişimi, ehp, sdp, sosyalist parti, alınteri, töp, dpg, uid-der, eğitim-sen 6 no.lu şube, sosyalist emek hareketi, teori ve politika, küresel eylem grubu, eğitim emekçileri derneği, sodap

İSYAN SÜRÜYOR

16.12.2008, Salı

İsyan sürüyor

Ticari basın en azından İsviçre’dekiler Yunanistan’daki olaylara ilgisini kaybetmiş görünürken, orada okulların, belediyelerin,TV ve radyo istasyonlarının işgali gibi karışıklıklar ve protestolar dinmeden devam ediyor. Somut politik talepler de artan br biçimde dile getiriliyor. Katılımcıların kendileri ve anketler gibi Yunanistan toplumunun büyük çoğunluğu da artık spontane bir öfke ve üzüntüden söz etmiyorlar. Bunun yerine olayları bir halk ayaklanması olarak görüyorlar.
Olaylar hızlanıyor

Derin çatışmalar yoğunluğunu biraz kaybetmiş olsa da farklı Yunan şehirlerinde sokak protestoları devam ediyor ve sürekli polisle çarpışılıyor. Protestoların amaçları da değişmiş görünüyor. Birçok eylem çıkış noktası olarak karakolları, mahkemeleri ve hapishaneleri alıyor ve oralarda göz altına alınanlarla dayanışmalarını gösteriyor ve aynı zamanda da polise karşı eylem yapıyorlar. Ama ayrıca sınır dışı edilmeyi bekleyenlerin olduğu hapishanelere de sınır dışı edilmelere son verilmesi için gidip eylem yapıyorlar.

Atina’nın farklı semtlerinde protestoları koordine etmek ve ortak talepleri formule etmek için yerel inisiyatifler oluşturuldu. Örneğin bugün Eksarhia’da merkez polis karakolunun önünde bir toplantı vardı ve talebi polisin semti terk etmesiydi. Benzer eylemler ayrıca Brahami, Sepolia, Petralona, Nea Ionia ve Dafni semtlerinde de yapıldı.

15 aralık pazartesi öğrenciler ve üniversiteliler Atina merkez polis karakolunun önünde oturma eylemi yaptılar. Protesto barışçıl olarak planlanmıştı ama sonradan kızıştı. Birçok görgü tanığı polis güçlerinin zinciri bozmaya çalıştıklarını ve araç olarak da göz yaşartıcı gaz kullandıklarını bunun da yeni bir çatışmayı alevlendirdiğini söyluyor. Sonraki raporlar ise bu çatışma esnasında öğrencilere karşı vahşi birçok saldırının gerçekleştiğini bildiriyor.

Yargı da dikkatlice harekete geçiyor. Pazartesi günü (15 aralık) geçen haftaki kuvvetli çatışmalarda gözaltına alınan ilk tutuklular tutuklama hakiminin önüne çıkarıldı. İlk tahminlere göre ki bu veriler de birkaç gün öncesine ait protestoların başladığı 6 aralıktan beri 200’den fazla gözaltından ve 70’in üstünde yaralıdan bahsediliyor. Açıkça görüne o ki yargı sıfır tolerans ve ağır kararlar vererek protestolara korku dalgası yayarak polise destek olma çabasında. Bu durum Kozani’deki bir tutuklama hakimin konuşmasında da doğrulandı : Polis sizinle daha fazla uğraşamaz-bunu biz yapacağız.

….

İşgaller devam ediyor

Yunanistan Öğretmenler Derneği (OLME) şu anda öğrenciler tarafından işgal edilmiş 400 okuldan ve ek olarak birçok üniversiteden bahsediyor. Hükümet ise buna karşılık işgal altındaki sadece 100 enstitüyü doğruladı. İşgalcilerin yaptığı sayısız açıklamalar protestoların devamını istiyor ve açık politik talepleri dile getiriyor. Atina’daki “İktisat ve Ekonomi Okulu” öğrencileri de öyle :

Hiçbir şeyin belirli olmadığı bir günün şafağındayız. Yıllardan beri
devam eden kesinlikten sonra, bundan daha özgürleştirici ne olabilir?
15 yaşında bir çocuğun suikastı, dünyayı ters yüz edecek güçte bir
yerinden-etmenin gerçekleştiği andı. Bir gün daha görmeye tahammül
etmeyen bir yerinden-etme; öyle ki birçok kişi aynı anda şunu düşündü:
"Buraya kadar, bir adım daha değil; her şey değişmeli ve biz
değiştireceğiz". Alex'in olümünün intikamı bu dünyada uyanmaya
zorlandığımız her günün intikamına dönüştü. Ve çok zor gibi görünen
şeyin, çok basit olduğu görüldü.

Olan buydu, elde olan bu. Korktuğumuz bir şey varsa, o da normale
dönüştür. Çünkü ışıyan gündeki kentlerimizin harap ve yağmalanmış
sokaklarında sadece öfkemizin aşikar sonuçlarını değil, yaşamaya
başlama olanağını görüyoruz. Artık yapacak bir şeyimiz yok, bu olanağı
üstlenip; yaratıcılığımızı, arzularımızı maddileştirme gücümüzü,
Gerçek'i tefekkür etme değil yaratma gücümüzü gündelik yaşam alanında
temellendirerek, onu bir yaşam deneyimine dönüştürmek dışında. Bu
bizim yaşamsal alanımız. Geride kalan her şey ölüdür.

Televizyon ve radyo istasyonlarının işgallerinde bu tür açıklamalar okundu ve geniş bir kitlenin haberdar olması sağlandı. Bugün Atina İndymedia’sına göre devlet kanalı NET aktivistler tarafından birkaç dakikalığına işgal edildi. İşgal sırasında öğrencilerin resimleri ve “İZLEMEYİ BIRAK-HERKES SOKAKLARA!” yazılı bir pankart kameralara yansıdı.

….

Uluslararası Dayanışma Dalgası

Yunanistan’daki olaylar dünya çapında insanları sokaklara döktü. Bunun yanında polisle şiddetli çatışmalar Roma’da, Madrid’de, Barcelona ve Kopenag’da gerçekleşti. Londra, Berlin, Venedik ve Bolonya’da geçen hafta kısa süreliğine Yunanistan Konsoloslukları işgal/bloke edildi. Önümüzdeki günlerde başlıca eylemler Bern’de, birçok Alman şehrinde, Dublin’de, Edinburg’da, ve birçok Fransız şehrinde, Glasgow, Leeds, Melbörn, Moskova, New Castle, New York, Sofya ve St. Petersburg’da bekleniyor. Önümzdeki cumartesi(20 aralık) dünya çapında eylem günü olarak duyuruldu.

Kaynaklar
alexisg.blogsport.de
emeutes.wordpress.com
Feature bei Indymedia Deutschland
occupiedlondon.org
tearsandangergreece.blogsport.de
Occupation of Saint Dimitrios City Hall (Athens)
Occupation of Halandri old City Hall (Athens)
Occupation of Ioannina City Hall (Ioannina)

Orijinal kaynak : http://contrainfo.twoday.net/stories/5393061/ (kısaltılarak çevilmiştir)
Ceviri: tpr

İşgal Edilen Hukuk Fakültesinin Bildirisi

Cumartesi Günü (6/1208)"Özel güvenlik görevlisi" diye anılan Epameinondas Korkoneas 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos'u soğukkanlılıkla vurarak öldürdü.


Bugün, 10 gün sonra, bu cinayetin gerçekliği hala çatışma yaratıyor ve bütün dünyayı harekete geçiriyor.

BİZİ KIZDIRIYOR

Dünya sokak oldu ve sokak da dünya. Her yaştan insan sokağa çıkıyorlar ve kendi varoluşlarını engellediğini düşündükleri toplumda, varlıklarını ilan ediyorlar. Onlar sadece 15 yaşındaki kız çocukları ve erkekler değil. Herkes, yaşından bağımsız olarak, en basit özgürlüklerinin bile baskılandığını ve onurlarının ellerinden alındığını hissediyorlar.

O ASİ

Her neyse, bir şey harekete geçti. İşgal edilen radyo ve televizyon istasyonları, işgal edilen ve "özgürleşen" Belediyeler, kültürel merkezleri, işgal edilen üniversiteler ve liseler, doğrudan demokrasiye geçmiş birlikler ve gruplar, ülkenin her yerindeler ve bir şeyler olduğunu kanıtlıyorlar.

Katillerinizle beraber batın!

Yunanistandaki Asilerle dayanışmak için eylem yapıp tutuklanan bütün yoldaşlar ile dayanışmaya!


Bütün tutuklular şartsız bir şekilde serbest bırakılsın!

Polis silahsızlandrılsın!

Yunanistan İsyan Polisi Birimleri kaldırılsın!


Bütün CCTV gözetleme sistemleri kaldırılsın!

Derhal adına "anti-terörist" denilen kanun ve diğer bütün baskıcı yasalar geri çekilsin!

Not: bu yazı okuma kolaylığı açısından infoshop tarafından basitleştirilmiştir.
Orjinal yazıya işgal edilen hukuk fakültesinin blog undan ulaşılabilir. Adresi: http://news.infoshop.org/article.php?story=20081216153539732

Çev:İsyandan
Kaynak: http://news.infoshop.org/article.php?story=20081216153539732

15 aralıktan videolar

http://uk.youtube.com/watch?v=fs3Yd2dtyLw

http://uk.youtube.com/watch?v=oIGnd06K8rM

17 Aralık 2008 Çarşamba

İsyan 12. gününde

"Seken Kurşun" Miti yasalaştı, eylem hazırlıkları büyüyor





İşçiler Sendika binasını işgal ettiler

16 aralık raporu

15:42: İsyan polisi karargahına saldırıldı; devlet TV istasyonu
işgal edildi;
Salı, 16 Aralık 2008
Atina-Zografou'daki isyan polisi karargahı bugün erken saatlerde
saldırıya uğradı; bir isyan polisi aracı ve birkaç araba yakıldı.

Indymedia, devlete ait TV istasyonu NET'in birkaç dakikalığına işgal
edildiğini bildiriyor: "İZLEMEYİ BIRAKIN - HERKES SOKAKLARA!" yazılı
bir pankart taşıyan öğrenciler görüntüye geldi.

Bugün için [16.12.2008] planlananlar: Polislerin mahalleyi terk
etmeleri talebiyle yerel polis karakolu önünde Eksarhia sakinlerinin
toplanması. Brahami, Sepolia, Petralona, Nea Ionia ve Dafni
mahallerinde toplanma & polis-karşıtı gösteriler.

Kaynak: http://www.occupiedlondon.org/blog/

Lesbos’taki genel toplantının açıklaması

14 aralık 2008 Pazar

Biz 10 maskeliyiz.

1 haftadan beri binlerce öfkeli genç öğrenci, üniversiteli, işsiz, işçi hepimiz ülkenin her yerinde sokaktayız ve devlet şiddetiyle mücadeleyi sürdürüyoruz.
15 yaşındaki Alexis’in bir özel birim polisi tarafından öldürülmesinin yol açtığı isyan. Kaynağını korkunç gündelik yaşamlarımızdan hepimizin tanıdığı bir cinayet.
İlk şoktan sonra herkes isyanı dindirme konusunda üstüne düşeni yaptı. Hükümet panzerleriyle ve özel birimler göz yaşartıcı gazlarla, sivil polislerle ve faşistlerle.Sol partiler gibi sağ partiler de anayasaya olan bağlılıklarıyla. Televizyon kanalları ve medya önemli şeyleri gizleyerek felaket havası yarattı.
Herkes korku ve dehşet içinde. Çünkü bizim ilk patlama olduğumuzun daha büyük isyanın yakında geleceğinin farkındalar. Çünkü kaybedecek birşeyimiz olmadığını görüyorlar.

Mala verilen zarar miti

Biz kör bir şekilde önümüze gelen herşeyi kırmıyoruz ve komşularımızın küçük dükkanlarını hedeflemiyoruz. Halkı korkutmak için mala verilen zararlarla ilgili yaptığı televizyon konuşmasında Atina Esnaf Derneği kendisi bunu söyledi : Atina'daki mağazalar için ekonomik herhangi bir problem yok, çoğu sigortalı. Tek problem eylemler nedeniyle insanların alışverişe çıkamamaları. Bizim hedefimiz katil polisler, bankalar, tüm ülkedeki devlet araçları. Televizyonların ne söylediğinin önemi yok, insanlar bunu biliyorlar ve tüm şehirlerde de bildiklerini gösteriyorlar.

Maskelinin miti

Bizi görebilin diye maskelendik. Çünkü yoksa televizyonun kör edici ışığı bizi saklar. Maskelendik çünkü kendimiz için bir şey istemiyoruz, herşeyi herkes için istiyoruz. Hiyerarşi istemiyoruz. Herkesin gözlerimize bakmasını istiyoruz. Kendimizi maskelenmeye zorlanmış hissettik. Çünkü kameralar hiç beklemediğin yerlerde gizli ve katiller onları bizi hedeflemek için kullanıyorlar. Ve çünkü biz onları ellerine düşmemek ve zaman kazanmak için 2 kat daha uzun soluduğumuz göz yaşartıcı gazlarıyla, kansere yol açan kimyasallarıyla biliyoruz.

Şiddet miti

Üretim metodları yasal şiddet. Güç yasal şiddet. Polis yasal şiddet. Hapishane yasal şiddet. Adliye yasal şiddet. İşsizlik yasal şiddet. İşsizlik yardımı yasal şiddet. Kazanç elde etmek yasal şiddet. Borsa yasal şiddet. Bankalar yasal şiddet. Özelleştirmeler yasal şiddet. Eğitim sistemi yasal şiddet. Olağanüstü hal yasal şiddet. Yasal şiddetlere hak dendiği sürece, bizim hakkımıza şiddet denecek.
Lesbos'taki üniversitelilerin, öğrencilerin, işçilerin ve işsizlerin genel toplantısı
14.12.2008

http://http://anixtilesvos2008.blogspot.com/2008/12/10.html (yunanca orjinali)

ceviri : tpr

kaynak : http://de.indymedia.org/2008/12/236213.shtml

"Seken Kurşun" Senaryosu Artık Yasallaştı

#24, 12:18: "Seken kurşun" senaryosu artık yasallaştı; işçilerin genel
konfederasyon binası işgal edildi; Acropolis'te "dayanışma" pankartı
asıldı
Çarşamba, 17 Aralık 2008
Radyoda bu sabah, balistik incelemenin açıklandığı ve "seken kurşun"
senaryosunun artık resmileştiği bildirildi. Önceki postada da
açıklandığı gibi, gerçeğin bu şekilde olması hemen hiç olası
görünmüyor. (Aralarında Alexandros'un arkadaşının da yer aldığı) görgü
tanıklarına göre katil polis doğrudan üzerine ateş etti.

Bugün saat 8'de GSEE (Yunanistan İşçileri Genel Konfederasyonu)
binası, kendi açıklamalarına göre, asi işçilerce işgal edildi. Saat
6pm için bir açık işçi meclisi çağrısı yapıldı.

Acropolis'in önünde, yarınki kitlesel gösteri için çağrı yapan devasa
pankartlar açıldı…

Kaynak: http://www.occupiedlondon.org/blog/
Çeviri: Ainfos Türkçe

5N1K

http://www.cnnturk.com/Gallery/Video/default.aspx?VideoGalleryID=9355&CategoryRelationID=682&VideoID=173396

5N1K Anarşistler ve Yunanistan isyanı hakkındaki programının linki