18 Aralık 2008 Perşembe

İstanbul'dan Eylem Çağrısı

20 ARALIK EYLEMİNE ÇAĞRI: UNUTMUYORUZ, AFFETMİYORUZ !

ΟΛΑ ΤΑ ΚΡΑΤΗ ΕΙΝΑΙ ΔΟΛΟΦΟΝΟΙ. ΔΕΝ ΞΕΧΝΑΜΕ ΔΕΝ ΣΥΓΧΩΡΟΥΜΕ!

Otoritenin duvarındaki çatlaklardan kan sızıyor: kıpkırmızı… Sızan bu kan kimin kanı? Gözaltına alınıp kapatıldığı cezaevinde dayakla öldürülen devrimcinin mi? Eryaman'da kemikleri kırılana kadar dövülmesine göz yumulan travestinin mi? Dur ihtarına uymadığı için arabasında kafasından vurularak ölen gencin mi? Sokaklarda mendil sattığı için ölüme kadar kovalanan çocuğun mu? Eline silah verilip ölmeye ve öldürülmeye zorlanan binlerce genç erkeğin mi? Ölmeyi ve öldürmeyi reddederek, kimsenin askeri omayacağını açıkladığı için sivil ölüme mahkum edilenin mi? Çapraz ateşle öldürülen eşcinselin mi? Gözaltında kaybolmuş yüzlerce insanın mı? Açlık grevini sona erdirsinler diye dozerler ve mermilerle paramparça edilen tutukluların mı? Ölesiye tecavüze uğrayan kadının mı? Korkudan babasının bacakları arasına saklanmaya çalışırken onlarca tüfek kurşunuyla delik deşik edilen çocuğun mu? Öfkesini kendi dilinde bağırırken canı alınan gencin mi? Etnik kimliği nedeniyle evinden köyünden çoluk çocuk sürülüp katledilenlerin mi? Kalbi bedeninde susup tüm dünyada atmaya başlayan kardeşim Alexis'in mi?

Duvar artık örtmeye çalıştığı zulmü saklayamıyor; zaptedemiyor. Bir öfke kabarıp üstünden aşıyor: simsiyah… Bu öfkenin içimizden dışarı taştığında, rehin alınmış, gasp edilmiş hayatlarımızın karanlık sokaklarını nasıl da şenlikli alevlerle ışıl ışıl aydınlatacağını hepimize gösterdi Yunanistan'daki kardeşlerimiz… Bu öfkeyi biz içimizde büyüttük; büyütüyoruz. Atina Politeknik işgalcileri tarafından tüm Avrupa ve dünyada devlet şiddetine karşı yapılmış küresel eylem çağrısına kulak vererek, 20 Aralık Cumartesi günü saat 14:30'da Taksim meydanında buluşacağız; "BÜTÜN DEVLETLER KATİLDİR: UNUTMUYORUZ; AFFETMİYORUZ" yazan tek bir pankartın altında toplanıp, 15 dakika boyunca susup birbirimizin içinde yalazlanan öfkeyi dinleyeceğiz. Gözlerimizi devlete dimdik dikeceğiz; ki gözlerimize bakıp içimizden sokaklara taşmak üzere kabaran isyanı görebilsin. Bilsin ki unutmuyoruz, affetmiyoruz.

Devletin ve her türden otoritenin zulmüne karşı içindeki öfkeyi, isyanı ortak kılmak isteyen herkesi 20 Aralık eylemine davet ediyoruz.

anarşistler ve anti-otoriterler

Atina Polis Binasına Saldırı

Yunanistan: Gençler Atina'daki polis binasına saldırdı

15.12.2008

Atina, Yunanistan (AP) – Yetkililer bir grup maskeli gencin Atina'daki isyan polisi merkezine saldırdığını bildirdi. Yaralı yok ama maddi zarar var.

Polis 30 kişilik bir grubun binaya molotof kokteylleri ve taşlar attığını, park halindeki polis araçlarına zarar verdiğini söyledi. Atina'daki merkezi binayı trafik polisleri de kullanıyor.

Salı günü Atina'nın diğer bölgelerinde öğrenciler ülkeyi on yıllardır görmediği bir isyana sürükleyen, 15 yaşında bir gencin polis tarafından öldürülmesi olayını protesto etmek için yolları kesti.

Düzinelerce genç başka bir rahatsızlığa neden olmadan sadece trafiği durdurarak şehrin adalet saraı ve üst düzey güvenlikli hapishanesinin dışında toplandı. Şehrin diğer kesimlerinde de benzer protestolar planlanıyor.

http://www.google.com/hostednews/ap/article/ALeqM5jIVDJEwIjDFDxGPN5HDQqTzoSVNgD953ORNO0

İşçiler Sendika Binasını İşgal Ettiler.

17 aralık 2008

atina'daki general confederation of greek workers (gsee) sendikası binasının bugün sabah 8'de işçiler tarafından işgali ile devam etmektedir. binayı işgal eden işçiler amaçlarının ayaklanmayı "yüzü maskeli 500 kişinin saldırganlığı olarak gösteren ve işçilerin ayaklanmaya katılmadığını iddia eden basının çığırtkanlığını çürütmek olduğunu" açıklarken binayı da "işçilerin kurtarılmış bölgesi" ilan ettiler. binaya "işçilerin öz-örgütlülüğü patronların mezarı olacak" yazan dev bir pankart aşan işçilerin bildirileri ise şu şekilde:

tarihimizi ya kendimiz belirleyeceğiz ya da tarih biz olmadan belirlenecek.

biz, kol emeği işçileri, çalışanlar, işsizler, geçici işçiler, yerliler ya da göçmenler, pasif tv izleyicileri değiliz. alexandros grigoropoulos'un cumartesi gecesi katledilmesinden beri tüm gösterilere, polisle yaşanan çatışmalara, merkezlerin ve mahallelerin işgaline katıldık. şimdi ve yine çalışmayı ve günlük yükümlülüklerimizi öğrencilerle, üniversite öğrencileriyle ve kavgadaki diğer proleterlerle sokakları ele geçirmek için bırakmalıyız.

gsee binasını işgal etmeye karar verdik;

- işçilerin özgür ifade ve buluşma merkezine dönüştürmek için,

- tv ekranlarından işçiler çatışmaların mağduru olarak gösterilirken, yunanistan ve tüm dünyadaki kapitalist kriz medya ve onların yöneticileri tarafından tarafından 'doğa güçlerinin işi' gibi sunulan sayısız işten çıkarmalara öncülük ederken işçilerin çatışmalarda olmadığını, yaşananların 500 maskelinin çıkardığı olaylardan ibaret olduğunu iddia eden medya çığırtkanlığı kaynaklı miti ve diğer masalları çürütmek için,

- sendika bürokrasisinin ayaklanmanın baltalanmasındaki rolünü eleştirmek ve açığa çıkarmak için. gsee ve tüm sendika işleyişi, on yıllardır mücadeleleri baltalamak, bizim işgücümüzü parçalamak için pazarlamak, sömürü ve ücretli kölelik sistemini ebedileştirmek için bunu (sendika bürokrasisini) desteklediler. gsee'nin geçen çarşamba günü sergilediği duruş tam olarak şunu söylüyor: gsee, grevcilerin programlı gösterilerini iptal etti, insanların isyan virüsünden etkilenmesinden korkarak, insanların meydandan anında aceleyle dağıtılacağından emin olarak etkinliği sintagma meydanı'ndaki kısa bir toplanmayla erkenden durdurdu.

- bizim primlerimizle kurulan bu binayı, bu alanı ilk kez açmak, hep dışında tutulduğumuz bu alanı açmak için. tüm bu yıllar boyunca her çeşit kurtarıcımızın elindeki kaderimize inandık ve sonunda şerefimizi kaybetmeye son verdik. işçiler olarak yükümlülüklerimizi üzerimize almalıyız ve umutlarımızı akıl hocalarına, 'yetkili' temsilcilere vermeyi durdurmalıyız. buluşmak, birleşmek, karar vermek ve eylemek için kendi sesimizi kazanmalıyız. sabrettiğimiz yaygın saldırıya karşı. tek yol kolektif 'taban' direnişinin oluşturulması.

- işyerlerinde öz-örgütlülük ve dayanışma fikrini, mücadele komitelerini, kolektif taban yöntemini yaymak, bürokrat sendikacıları ortadan kaldırmak için.

yıllardır yoksulluğumuzu, pezevenkliği*, işyerindeki şiddeti içimize attık. iş kazası olarak adlandırılan sakat kalmaları ve ölümlerimizi saymaya alışkın hale geldik. öldürülen göçmenleri -sınıf kardeşlerimizi- görmezden gelmeye alıştırıldık. ödemelerimizi, damga pulu vergisini ve şimdi uzak bir hayal gibi hissettiğimiz emekliliğimizi güvence altına alma sıkıntısıyla yaşamaktan yorgunuz.

hayatlarımızı patronların ve sendika temsilcilerinin ellerine teslim etmemek için mücadele ediyoruz, aynı şekilde hiçbir tutuklu isyancıyı devletin ve yargı mekanizmasının eline terk etmeyeceğiz.

gözaltılar hemen serbest bırakılsın
tutuklananlara ceza verilmesin

kurtarılmış gsee binası işçi meclisi
17 aralık 2008, çarşamba

isyancı işçilerin genel meclisi

kaynak :

http://news.infoshop.org/article.php?story=20081217114151179

Turkcesi ekşi sozluk'ten alınmıştır

Akropolis'in işgali

Akropolis kapalı, "ayaklanmalardan daha zarar verici"

16 Aralık


Atina'da bir gencin vurularak öldürülmesi sonucu başlayan ayaklanmalar sürerken protestocular polise çeşitli nesneler attılar. Polis göz yaşartıcı bombayla karşılık verdi.

Turizm şefiyse arkeolojik bölgelerden katılımcıların yaptığı ve Akropolis'in 10 gündür kapalı olmasına neden olan grevin şehre kargaşadan -küresel ekonomik çöküş gibi- daha çok zarar verdiğini söyledi. Ama protestoların geçen hafta 2000'den fazla rezervasyonun iptal edildiği Selanik'e bedeli oldukça ağır oldu. Turizm Yunanistan'da nakliyattan sonra ikinci önemli sanayi.(AP/AFP)

http://www.timesonline.co.uk/tol/news/world/europe/article5348574.ece


20 Aralıkta tüm anarşistler sokağa!

Dayanışmaya dair bir not

"Duydunuz mu, Moskova'da bir dayanışma eylemi oldu" . Ve Paris'te ve Berlin'de, Mexico City'de, Oaxaca'da, Londra'da, Amsterdam'da, Kopenag'da, New York'da (en son burada ne zaman bir üniversite işgal edilmişti?) ve Montreal'de. Ve gerçekten, yüzlerce başka şehirde. İlk günlerde bir yerlede olan bütün dayanışma eylemlerini bir araya getirmeye çalışıyorduk, sonraki günlerde gördük ki bu imkansızdı. Dünyanın her yerinde yüzlerce eylem oldu ve binlerce insan sokaklara döküldü. Bu inanılmaz bir şey ve bizim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsiniz. Bizim kavgamız evrensel. Aralığın 20'sinde, uluslararası dayanışma gününde, onlara, Yunanistan'da başlattığımız şeyi gösterelim: Buraya kadar olanların, sadece bir başlangıç olduğunu".

kaynak: http://www.occupiedlondon.org/

Ankara-Yunanistan'la Dayanışma Eylemi Duyurusu

Bu katiller var olmaya devam ettikçe bu isyan bitmeyecek.

Bu isyan Alexis'i kalbinden vuran kurşuna isyan

Ama yalnızca o değil,

Bütün yeryüzünde çalınan çocukluğumuza ve gençliğimize isyan

Masumların, sivillerin, silahsızların hep ateş ortasında olmasına isyan

Sokaklarımızdaki yüzlerce silahlı polise isyan

Bu isyan, küresel kapitalizme karşı. Bu isyan sömürü uygarlığının bahşettiği iktidarı kaybetmemek için en aşağılık otorite taktiklerine başvuran hükümetlere karşı.

Bu İsyan yaşamlarımızı özgür kılacaktır. Bu İsyan yüreklerimizde taşıdığımız yeni bir dünyanın an be an kurulduğu ve kurmaya devam edeğeceğimiz isyandır.

Atina'nın sokaklarında çatırdayarak yanan, zalimlerin kanlı tarihidir. Bizim olmayan bu tarih'in sonuna umut ve isyan yüklü adımlarla yürürken biz, yüzyılın adı İsyan yüzyılı olacaktır. Bu defa bir yüzyılı başlatan bizler, yüzyılın adını tarih kitaplarına değil, unutulmasın diye akıllarımıza mıh gibi yazacağız. İktidarların cehennemi bir daha olmasın diye... Sokakların kaldırım taşlarının altındaki kumsal bir kere daha bu kadar büyüdü. Ve o kumsal, çıplak ayaklarımızla üzerinde dikilip gökyüzüne bakmamız için bütün yeryüzü olacak...


Derin bir nefes alın arkadaşlar bizim yüzyılımız başlıyor


İsyan Devrim Anarşi

20 Aralık Cumartesi günü saat 12.30'da, dünyanın bütün sokaklarında olduğu gibi biz de Ankara'da, Yunanistan Konsolosluğunun önündeyiz.

ANKARA ANARŞİ İNİSİYATİFİ

NOT ( Yunanistandaki yoldaşlarımızın küresel eylem duyurusunun ardından Ankara Anarsi inisiyatifinin, bu çagrıya eylemle yanıt vereceğini açıklaması uzerine şu an kesin olarak destegini verecegini açıklayan yapılar: SGD, EHP, SDP, SP )

anarsistiletisim adlı mail listesinden alınmıştır.

Anarşinin Yüzyılı Başlıyor

Merhaba...
Şu an gümbür gümbür Keny Arkana dinlediğimiz İktisat Fakültesi işgalinde, enformasyon noktası olarak kullandığımız mekanda, eldeki verileri derli toplu kılmaya çalışıyoruz.

Ne mümkün! Yarın isyanın 1. haftasına giriyoruz ve bu süre içinde olan bitenlerin bir listesini tutmaya kalksak başa çıkamayacağımız ortada. Diğer yandan insanın kaleme kağıda dokunası gelmiyor. Nefes almayı ve isyanda olduğumuz bilincini bir an olsun yitirmemek, tadını çıkarabilmek için.

Yine de bilgilendirme adına üzerimize düşen tek şey çeviriler değil. Elbette size nasıl hissettiğimi anlatabilmem zor. En azından birkaç gözlemde bulunmak ve size bulunduğumuz noktanın tarihsel ciddiyetini hatırlatmak istiyorum.

Agyos Dimitrios'ta Halk Meclisi'nin Özgür Belediyesi'yle birlikte başka bir sürece girdiğimizi düşünüyorum. İşgaldeki Yoannina şehri Belediyesi'ni ve Halandri Belediyesi'ni de bu listeye ekleyelim. İlerleyen günlerde yeni belediyelerin de doğrudan demokrasi alanına geçeceğine inanıyorum. İsyanın attığı en büyük adımlardan biri bu. Doğrudan demokrasi, isyandan devrime doğru atılmış en ciddi adım olarak görünüyor gözüme. Bugün yapılan açık toplantılarda tartışılan eylem programlarına baktığımızda, ya da dünyaya Atina'dan baktığımızda, sadece biçimsel bir hamleden bahsetmediğimiz de ayan beyan olacak.

300 kadar yoldaşın katıldığı bir genel toplantıda, ifade edilen verilere bakacak olursak, halihazırda Atina'nın ticari kapasitesinin yüzde 10'u tahrip edilmiş durumda. Toplam nüfusun binde 5'inin, politik aktivite içindeki nüfusun yüzde 3.4'ünün eylemlerde yeraldığı türünden hesaplar ifade edildi. Bunlar büyük ihtimalle basında yeralan veriler. Yani bir yandan sistem hükmünü sürüyor. Ama yeni olan bu değil. Yeni olan, adım adım ilerleyen isyan.

Her ne kadar dünya egemenleri hükümeti daha sert önlemlere zorlasa da hükümetin yapabileceği fazla birşey yok. Böyle durumlarda çözücü faktör olarak devreye soktukları polis halk tarafından defterden silindi. Hükümet, vahşi bir hayvana sükunet enjekte etmenin yollarını arıyor. Yeni bir ölüm haberinin yıkım olacağını onlar da biliyor. Fakat o ölüm haberi Melbourne'dan geliyor. Mücadelenin küreselliğini anlatmak isteyenlere, saldırının küreselliğini hatırlatır gibi. Yine 15'inde bir çocuk, yine polisler tarafından öldürülüyor.

Danimarka'da 62 yoldaşımız gözaltında. Meksika'da yoldaşlar polis merkezini patlatıyorlar dayanışma için. İtalya ve İspanya'da ilk kıvılcımları çakıyor isyanın. Eylemlerin yapıldığı şehirleri yazmak bile yorucu görünüyor. Ve sizden ricam, bunu Yunanistan isyanı olarak görmekten ve dayanışmaktan vazgeçmeniz. Yunanistan'da isyanı bir günde bastırabilirler. Ama ertesi gün Paris'te karşılaşacağınız, aynı isyandır. Bu isyan yüzyıl sürecek arkadaşlar. 99 yıl toprağın altına çekilse de 100. yıl yeniden çıkacak ortaya. Bu bizim isyanımız, dünyanın dört yanında yoldaşları ve düşmanları olanların isyanı. Biraz empati, dayanışmacı rolünü unutturacak ve ateşi, içinizdeki ateşi sokağa taşımanız gerektiğini farketmenize yetecek.

Tarihin en net çizgilerle ayrılan sınıfsal isyanı içinde olduğumuza inanıyorum. Dahası, tüketim toplumuna ve teknolojiye karşı bu kadar ciddi bir saldırının daha önce yaşanmamış olduğuna inanıyorum. Bu yüzden, ihtiyarların 'şiddet' edebiyatı karşısında sabırlı olun. Onlar çok acı çektiler ve içleri katranla doldu. Nerede ışık görseler orayı çamurla sıvamaya kalkıyorlar. Bu sefer güneşi sıvamaya kalkıyorlar. Bizim onlardan naçizane farkımız, şiddetin sadece dinamik değil, kinetik de olabileceğini anlamış olmamız.

Yani bütün o doğrudan demokrasi alanlarını bir günde ortadan kaldırılabilirler. Bunu biliyoruz. Mesele şu ki bunlar bir hafta önce yoktu. Ve sesimize dünyanın dört bir yanından yankı gelmeseydi, isyan bu aşamaya bile gelemezdi.

Hepimiz gördük ki, 3-5 kişi değiliz. Yalnız değiliz. İçinde bulunduğumuz tarihsel noktanın önemi işte bu. Hayallerimizi gerçekleştirebilecek kadar çoğuz. Yeter ki kıvılcım çaksın.

Derin bir nefes alın arkadaşlar. Bizim yüzyılımız asıl şimdi başlıyor.

(Politeknik Üniversitesi işgaline katılan Türkiye'li bir anarşistin mektubu)

anarsistiletisim adlı mail listesinden alınmıştır.

"The Economist" Anarşinin Ağ Örgütlenmesinden Korkuyor

The Economist”, belki de dünyadaki kapitalist ideolojinin medyadaki en gerçek temsilci ve sözcüsü, bu blogdan korkuyor. Evet bu doğru; bloglar ve diğer bir sürü yeni teknoloji (the twitter, youtube, vb...) anarşiyi Yunanistan'ın dışına doğru yayma gücüne sahip. Keynesyen seçkinler kulübü için kutsal olan ne varsa onu yıkmayı kendine amaç edinmiş, bir Techno-meme gibi.Şuna bir bakın:

“Bir anarşist enternasyonal mümkün mü? Bu ay Yunanistan'ı darmadağın eden yeni başlamış ama tutkuyla süren eylemlerin, bir uluslarüstü versiyonu?... [Y]unanistan protestoları'nın arkasındaki psikolojik itki - 15 yaşında bir gencin polis kurşunuyla vurulmasından sonra cisimleşen, bütün iktidara duyulan öfke – bolşevikleri kıskandıracak bir şekilde hemen anında aktarılabilir. Bugün görüntüler (duran ya da hareketli) kelimelerden çok daha hızlı yayılıyor, ve görüntüler doğal olarak dil bariyerlerini yıkıyor. Başta yerel bir Yunanistan olayı olarak başlayan bu protestolara duyulan sempatinin yayılması, asıl küreselleşme karşıtı hareket üzerinde büyük etki bırakır. Hareket şimdiye kadar spontan ama bir ağ şeklinde birbirine bağlı örgütlenme yerine seçilen önemli zamanlarda büyük toplanmalar gerçekleştirdi. Bu metodlar bugün eskimiş görünüyor. İktidarlar, “ağ şeklinde örgütlenmiş anarşinin” tehdit ettiği tek şey değil.”

Eğer; iki haftadır ticari medya tarafından yayınlanan bu kapitalist kabusların hepsini yerine getirebilirsek, durdurulamaz oluruz!



Çev:İsyandan

http://anarchiststrategy.blogspot.com/



http://www.economist.com/world/international/displaystory.cfm?story_id=12815678




Yunanistan'da Büyük Ayaklanma

18/12/08

Bir grup anarşist Thessaloniki'nin Stavroupoli bölgesinde bir süpermarkete girdiler. Çıkmadan
önce pazar arabalarını yiyeceklerle doldurdular, sonrada bunları gelip geçenlere dağıttılar.  Dağılmadan önce de hayat pahalılığını protesto eden bildiriler dağıtıp sloganlar attılar.

Burada bugün Syntagma meydanında gerçekleşen çatışmadan bir video var.
(Youtube videosu o nedenle mesela www.ktunnel gibi bir proxy kullanmak isteyebilirsiniz. Linke şunu yapıştırın http://uk.youtube.com/watch?v=eiYxEl8WFK4

Yunanistan'ın başkenti bugün biber gazı dumanının altında boğuluyor, çünkü 5000 kadar eylemci polisi parlamentonun dışına doğru ittirdiler. Polisin bir genci öldürmesi 12 gün sonra da isyanın kıvılcımı olmaya devam ediyor.

Militan gençler Syntagma meydanını tutan bir polis kordonunu geçmeye çalıştılar. Bir AFP görevlisinin dediğine göre polisi biber gazı kullanmak zorunda bıraktılar. Parlamentoya olan il saldırı geri püskürtülünce, Protestocular bir portakal yağmuruyla cevap verdiler. Sonra da arabaları çöp kutularını ve bir kaldırım kafesinin mobilyalarını ateşe verip başalangıç noktalarına, Atina Politeknik Üniversitesi'ne geri çekildiler.

Akşama daha fazla eylem planlanıyor.

çev: İsyandan

18 Aralık 2008 Perşembe

İsyan 13. Gününde


Polis Binası Basıldı

18 aralıktan videolar

Öğrenci Yürüyüşü bitti; yayın istasyonu işgalleri bütün ülkede; Patras'taki sendika binası da işgal edildi

28, 18:23 Öğrenci Yürüyüşü bitti; yayın istasyonu işgalleri bütün ülkede; Patras'taki sendika binası da işgal edildi

Perşembe 18 Aralık 2008

Atinadaki gösteriden az önce geri geldik. Polisler gene oldukça 

provakatiftiler; onlarca biber gazı ve stun grenade (Patlayınca çok fazla ışık çıkarıp nsanı sersemleten bir tür el bombası) kalabalığın doğrudan üzerine atıldı.Öyle görünüyor ki polisin yeni ısmarladığı gaz teçhizatı buradaydı.

Atinalılar arka arkaya 13 gün ve gecedir hala eylemdeler/isyandalar .

Bu arada medya plazalarının işgali ülkenin tamamında devam ediyor: Bugün, Tripoli'nin belediye radyosu, Chaina'daki  “Nea Tileorasi” TV, "Star FM" ve Thessaloniki'deki "Imagine 897 FM" işgal edildi.

Patrastaki "İşçi Merkezi" (“Labour Centre” adlı sendika binası) bugün satılmış sendika yönetimlerini protesto etmek için işgal edildi ve hemen şimdi genel grev talep edildi.

Bugünden resimler için tıklayınız.


çev: isyandan

www.occupiedlondon.com/blog

Öğrenci Yürüyüşü Gaza Boğuldu

27, 16:55: Öğrenci Yürüyüşü Gaza Boğuldu

Perşembe 18 Aralık 2008

Atina'daki büyük öğrenci yürüyüşüne pek çok biber gazı atıldı. Polisler yeni model daha güçlü bir gaz kullanıyorlar. Pek çoğumuz hukuk fakültesine geri çekildik. Bir para transfer arabası yandı. İnsanlar yakındaki bir kiliseye girdiler ve atılan her gaz bombasında kilisenin çanlarını bir kez çalıyorlar. Böylecede ortaya biraz gerçeküstü bir manzara çıktı.

www.occupiedlondon.com/blog

Bir öğrenci Peristeri de vuruldu, Öğrenci eylemi başlamak üzere

26, 11:50 Bir öğrenci Peristeri de vuruldu, Öğrenci eylemi başlamak üzere

Perşembe 18 Aralık 2008

Gecen gece Atina'daki Peristeri'de okulun yakınında 16 yaşında bir öğrenci elinden vurularak yaralandı. Öğrenci on kadar arkadaşıyla oturmuş gelecek eylemlerle ilgili konuşuyordu. Kurşun kimliği bilinmeyen birinden geldi. Ama şu neredeyse kesin ki bunu yapan ya bir sivil polisti ya da bir faşist. Polis saatler sonra bir açıklama yaptı. 16 yaşındaki öğrencinin arkadasları saldırı yapılan yere gidip bos kovanı almak isteyince üzerlerine bir mermi daha atıldı.

Atina'da öğrenci yürüyüşü başlamak üzere ağır yağmura rağmen.

çev:isyandan

www.occupiedlondon.com/blog



KKE Bugün Saat 6'da Eylem Yapacak

Protestoda bugün vurulan Yunan Komünist Partili (KKE) bir göstericiymiş.
Bu olayı kınayan KKE Bugün saat 6'da Peristeri'nin merkezinde bir eylem gerçekleştirecek.
Daha önce kitlesel gösterilere katılmayan (ama gençlik örgütü KNE katılıyordu.) ve gösterilerdeki mülke zarar eylemlerini yapanları provakatörlükle suçlayan KKE'nin tavrında bir değişiklik olmuş olabilir.



AA'nın haberi

http://www.haberler.com/yunanistan-da-olaylar-suruyor-4-haberi/

Anadolu ajansı bir protestocunun daha vurulmasını haber yapmış

Kıbrıs Dayanışma Eylemi Çağrısı-20 Aralık

Yunanistan’da sistem karsiti bir gencin polis tarafindan oldurulmesiyle tum dunyada baslayan protesto gosterilerine Kibris gencligi de sokaga cikarak destek veriyor.

Ulkemizde de orduya hakaret eden yazilamalar yaptiklari ve devlet buyuklerine hakaret ettikleri gerekceleriyle tutuklanan ve gunlerce gozaltinda tutulan gencler Polis devletinin siddetini yakindan hissetmislerdi.

Yunanistan’daki olaylarla tum dunyayi sarsan hareketin, katledilen tum gencler ve devletin usaklarina karsi mucadele edenlerin anisina, Avrupa'da ve kuresel-olcekte direnis eylemleri yapilmasi cagrisi uzerine, Polis devletinin siddetini her alanda yasayan Kibrislilar olarak, militarist bir anlayis icerisinde Turkiye Cumhuriyeti askeri kurumlarina bagli olan polis kurumunun sivillesmesini savundugumuzu ortaya koymak ve kardesimiz Alex’in oldurulmesini protesto etmek uzere sokaklardayiz.


YAPILAN ORTAK CAGIRI ASAGIDA....

20 Aralik’ta Kibris Gencligi de sokakta….

20 Aralik gunu saat 14:00’da, Ozgurluk, Demokrasi, Evrensel Hukuk, Sivil Devlet, YASANABILIR DUNYA ve YASANABILIR BIR KIBRIS icin sokaklardayiz. ..

Benim de sozum var, ama sadece sozum var demeyip "KIBRIS'A SAHIP CIKIYORUM" diyorsan 20 Aralik gunu omuz omuzayiz. Isgal altindaki Atina Politeknik meclisi, katledilen tum gencler, gocmenler ve devletin usaklarina karsi mucadele edenlerin anisina, Avrupa’da ve kuresel-olcekte direnis eylemleri cagrisi yapmayi kararlastirdi. Yasamlarimiz devletlere ve katillerine ait degil! Katledilen kiz ve erkek kardeslerimizin, dostlarimizin ve yoldaslarimizin anisi mucadelelerimizde yasiyor! Kardeslerimizi unutmuyoruz, katillerini affetmiyoruz.

Tum Avrupa Gencligi el ele sokaklardayiz !!!

Yuregimizle sokaktayiz, Polis siddetine karsiyiz !!

Bozuk duzene karsi cik, memleketine sahip cik…!!!

TARIH: 20 ARALIK

BULUSMA YERI VE SAATI: LEFKOSA TERMINALI 14:00

YURUYUS GUZERGAHI: Terminal-TC Elciligi- Meclis- Cumhurbaskanligi

YKP Genclik, BKP Genclik Kollari, TDP Genclik Kollari, KSP Genclik Birimi, BARAKA Kultur Merkezi, E.K.I.M

New School Üniversitesi işgal edildi.

17.12.2008

"Şu anda New School Üniversitesinde işgali başlattık,

Bu alanı kendimiz için, bize katılmak isteyen herkes için, genel otonom kullanımımız için işgal ettik (kurtardık, özgürleştirdik). Bu işgal, Yunanistan'ın, İtalya'nın, Fransa'nın ve İspanya'nın üniversite ve sokaklarındaki işgallerle bir dayanışma eylemidir.

Bu işgal, New School'daki şirketleşme çabaları ve buna bağlı olarak eğitimin gittikçe kötüleşmesi gibi belirli şartlara cevap olarak başlamıştır. Ancak, krizde olan sadece üniversite değil, New York City'dir de: önümüzdeki aylarda, binlercemiz işlerimizi kaybediyor olacağız, bir yerde yaşamak gittikçe karşılanamaz hale gelecek ve bir çoğumuz karın tokluğuna yaşıyor olacağız.

Bu koşullar altında, üniversitelerimizdeki, şehirlerimizdeki, tüm sosyal ilişkilerimizdeki kapitalist varoluşun dayanılmaz koşullarını vurgulamak istiyoruz. Bu amaçla, bu gece New School'dan başlıyoruz, ve bu iş burada bitmeyecek.

Böylece, bu işgalle, New York City ve United States'de yaklaşan işgal, abluka ve grev dalgasının açılış törenini gerçekleştirmiş bulunuyoruz.

Emin olun, bu sadece bir başlangıç.

New York'yan Yunanistan'a, İtalya'ya, Fransa'ya, İspanya'ya ve yaklaşan isyana,
Sevgi ve dayanışma ile.

İşgal edilmiş New School."

Kaynak: http://nyc.indymedia.org/en/2008/12/102240.html

Engin Ardiç'a cevap

Mutlu Anarsist Yoktur

'hiçbir şey gerçekleşmiş bir ütopyadan daha gerçek değildir'

polisin öldürdükleri geliyor aklıma
mutlu anarşist yoktur

oraya buraya diktiniz birer mobese
el sallıyoruz buradan onlara sahi
her tipten hücreleriniz bekliyor
bizi yasalarınıza uydurabilir misiniz ki?

doğmazdan önce de sömürüyordun
miş gibi yapmaya devam (e)diyorsun
mutlu anarşist yoktur

yoldayız
hadi mimledin şimdi bizi
isyanı denetleyebilecek misin ki?

bir gün seni de aramızda göremeyeceğiz
-sen şimdi yorumluyorsun ya anarşizmi-
mutlu anarşist yoktur
ama öyleyiz biz yine de

Sinan Praksis

anarsistiletisim adli mail grubundan alinmistir.

Mutlu konformist!

2008-12-18 - 10:08:00

Mutlu konformist!

Sevgili arkadaşım Orhan Cerav’ın yolladığı, Sabah adlı bir gazetede çıkan Engin Ardıç adlı birisinin “Mutlu Anarşist Yoktur” yazısını okuduğumda, Orhan’ın internetten bana ara sıra gönderdiği o meşhur ophaaaaaaaa kahkahasını koyuverdim. Çok bilen birisi, yine anarşizm konusunda bazı gülünesi herzeler yumurtlamış.

Hayatta o kadar çok yanlışlık vardır ki, bunları düzeltmeye kalkışırsanız sizin hayatınız kayar. Hele medyadaki yanlışları düzeltmeye kalkmak! Bu imkânsızdan öte bir şeydir. Ne var ki, bazen bazı şeyler kanınıza dokunup sizi kışkırtabiliyor. İşte Engin Ardıç’ın yazısı bende böyle kışkırtıcı bir etki yaptı. Kendisine teşekkür borçluyum!

Engin Ardıç, anarşizmi kulaktan dolma da olsa biraz biliyor. Öyle ki, yazısının başlığını koyarken bile, Aragon’un çok tanınmış „Mutlu Aşk Yoktur“ başlıklı şiirindeki „aşk“ sözcüğünün yerine „anarşist“ sözcüğünü yerleştirecek kadar ve tabii ki, bu bir yanılma değil. İfade yanıltıcıdır ama Ardıç, belki kendisi de bilincinde olmadan „aşk“ ve „anarşist“ sözcüklerinin yaptığı ortak çağrışımın cazibesine kapılıvermiş.

Şimdi yanlışların düzeltilmesine geçeyim.

"Ütopyadır... gerçekleşmesi asla mümkün olmayan...“ Yani bir şeyin gerçekleşmeyecek bir şey olduğunu kanıtlamak için kısa yoldan ona „ütopya“ dediniz mi mesele hallolmuş olur, siz de neden gerçekleşmeyeceğini kanıtlama zahmetinden kurtulursunuz. Oysa anarşizm gerçekleşmeyecek bir ütopya değil, tersine gerçekleşmiş bir gerçekliktir. İnsanlığın yüz binlerce yıllık uzun tarihi göz önüne alındığında devlet ve para oldukça yenidir. Yani insan toplulukları yüz binlerce yıl devletsiz ve parasız yaşamış ve herhalde devlet ve paranın olduğu kısa döneme göre oldukça mutlu yaşamıştır. Devlet ve paranın olduğu dönemlerde bile birçok insan topluluğu devleti ve parayı reddederek var olmuştur uzun dönemler. İşte bu anlamda anarşizm gerçekleşmiş bir gerçekliktir. Gelecekte de insanlığın devlet ve paranın baskısını ilelebet çekmeye devam edeceğini ileri sürmenin hiçbir mantıki açıklaması yoktur. Elbette geleceği bilemeyiz ama insanlığın daha mutlu bir toplumsal örgütlenme kuramayacağını ileri sürmek sadece bugünün konformistlerine özgü bir düşünce tarzıdır.

„Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anarşizmle uzaktan yakından hiçbir ilgi“sinin olmadığı görüşü de o kadar doğru değildir. Evet, Deniz Gezmiş ve arkadaşları anarşist değildi, ama onların doğrudan eylem tarzı anarşizme bire bir uygundu. Bu Mayıs ayında Yıldız Teknik Üniversitesi‘nde katıldığım bir 68 toplantısında bunu Veysi Sarısözen, „biz çimenlerin üstünde oturmuş eylemi nasıl başlatalım diye düşünür ve tartışırken, Deniz ve arkadaşları bir anda kapıları tutuverdiler. Eylem başlamıştı“ sözleriyle çok güzel anlatmıştı.

Anarşizm, bir düşünce akımı olarak, Türkiye’nin o günkü siyasi ve kültürel ikliminde kendine bir yer bulamamıştı ama doğrudan eyleme ilişkin anarşist tarzın uygulayıcıları Deniz Gezmiş ve arkadaşları olmuştu. Demek ki, öyle „uzaktan yakından“ diye kestirip atılacak kadar da uzak değillermiş anarşizme.

„Anarşizme bireyci komünizm“ dendiği hiç olmamıştır. Bireycilikle komünizm anarşizmin içinde bile zıt kutuplarda yer almıştır. Bireyci anarşistlerle anarkokomünistler ve komünalist anarşistler çok az bir araya gelmiştir.

Ardıç, 20. Yüzyılın başındaki anarşizme ilişkin olarak „bomba atmak, adam öldürmek“ gibi „aptalca“ eylemlerden söz ediyor ama bu eylemlerin nedenlerine ve niçinlerine ya da tarzlarına ilişkin asla derinlemesine düşünmediği anlaşılıyor. Bir kere, bu eylemleri yapan anarşistlerin Ardıç’tan daha zeki ve duyarlı insanlar olduğuna kesinlikle eminim. Bu insanlar, „iki evlilik arasına sığdır“dıkları „anarşist“ Yunan sevgilileri ile kahvelerde sürtmek yerine, zulmün temsilcilerine karşı kendilerini de feda eden bireysel bir başkaldırı yoluna gitmiştir. Eylemlerinin yanlışlığını ne kadar düşünürsek düşünelim, bir kere bu başkaldırıyı saygıyla karşılamak gerekir. Bu anarşistlerin „örgütlü terör“le hiçbir ilgisi olmamıştır. Ne yaptılarsa kendi başlarına ve bireysel olanaklarıyla yapmışlardır. Bu yüzden de o zamanın önde gelen anarşistleri, Kropotkin, Malatesta, Emma Goldman vb., tarzlarına katılmasalar da onları kamuoyu önünde kınamayı haklı olarak reddetmiştir.

Anarşizmin, İspanya iç savaşından sonra „öldüğü“ ya da „bittiği“, sadece Ardıç‘ın seyretmeyi arzuladığı bir senaryodur. Eğer dediği gibi olsaydı, Ardıç da bu yazıyı yazmak zorunda kalmayacaktı.

Ecevit Kılıç’ın Türkiye’deki anarşistlerle konuşması büyük bir gazetecilik başarısı değildir. Ardıç öyle bir izlenim yaratıyor ki, sanki Ecevit, yer altından bir takım yaratıkları bulup su yüzüne çıkartmış. Yok böyle bir şey oysa. Kaos Yayınları, Cağaloğlu’nda yıllardır aynı adreste mütevazı çalışmasını sürdürmektedir.

„Mutlak eşitlik bir rüyadır.“ Eh şimdi anlaşılıyor, Engin Ardıç rüya görmekten bile hoşlanmıyor.

„İnsan toplulukları yönetimsiz varolamazlar...“ demiş Engin Ardıç yazısının sonlarına doğru, yani bu yüzden rüyaymış mutlak eşitlik. Bir kere, anarşizmin mutlak eşitlik diye bir görüşü yoktur. Anarşizm, insanlar arasındaki zekâ ve yetenek farklarını (ki Ardıç’ın varlığı bunun en iyi göstergesidir) reddetmezler. Onların reddettiği, tam tersine, doğal farklılıkların da üzerindeki, doğaya aykırı, toplumsal güçten doğan farklılıklardır. Bir zengin çocuğu, sırf zengin olduğu için, kendisinden çok daha zeki ve yetenekli bir yoksul çocuğunun patronu ya da yöneticisi olur. Doğal olmayan, karşı çıkılması gereken budur. Kaldı ki, anarşistlerin her türlü yönetime karşı olduğu da doğru değildir. Anarşistler, baskıcı, insan inisiyatifini yok eden yönetimlere ve doğal olarak bunun en belirgin örneği olan devletlere karşıdır. Galiba, Ardıç, özyönetim diye bir şey duymamış ve bunu en çok telaffuz edenlerin anarşistler olduğunu da.

„Toplum dışı‚ 'hippi' olmaya çalışıyorlar“ buyurmuş Ardıç. Keşke 68 başkaldırısının sembollerinden olan hippilerden o yaşındayken bir şeyler öğrenmiş olmaya gayret edebilseydi.

O zaman, pek beğenerek köşesine koyduğu fotoğrafındaki o konformist yüz ifadesi biraz daha sempatik bir hal alabilirdi. Bunu düzeltmem mümkün değil, ne yazık ki.

Gün Zileli



kaynak : http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?Yazar=G%C3%BCnZileli&KartNo=52647

Dün gece Atina'da bir öğrenci vurulmuş!

11:50 Peristeri, Atina'da bir öğrenci vuruldu, öğrenci eylemleri başlamak üzere

Dün gece, 16 yaşındaki bir öğrenci Peristeri, Atina'da, okuluna yakın bir yerde vurulmuş ve yaralanmış. 16 yaşındaki öğrenci, başka 10 öğrenciyle birlikte gelecekteki hareketleri tartışıyormuş. Vuran kişinin kim olduğu bilinmiyor, ancak gizli bir polis veya bir faşist olduğu neredeyse kesin. Polis, saatler sonra sadece bir açıklama yapmış. 16 yaşındaki gencin arkadaşları kurşun kovanını almak için olay yerine döndüklerinde onlara da ateş edilmiş.

Atina öğrenci eylemi, yoğun yağmur altında, başlamak üzere.

Devamı gelecek.

Orjinal metin: http://www.occupied london.org/ blog/2008/ 12/18/26- 1150-student- shot-in-perister i-athens- student-demo- set-to-start/