15 Aralık 2008 Pazartesi

Türkiye'de 1000 anarşist var

ECEVİT KILIÇ - 15.12.2008
Gazete ve Televizyonlarda, Yunanistan'daki anarşistlerin protesto
haberleri,Türkiye'de de 'Kim bu anarşistler?' sorusunu akıllara
getirdi.Sorunun cevabını Türkiyeli anarşistler verdi
Türkiye'de 1000 anarşist var
Yunanistan'da polisin bir genci öldürmesi üzerine anarşistlerin
protesto eylemleriyle hayat durdu. Zaman zaman eylemler düzenleyen
Türkiye'deki anarşistler konuştu:"Onların arkasında halk var. Bizde
ise ölümler kanıksandı"...

Yunanistan'da 15 yaşındaki Aleksis Grigoropulos'un polisin açtığı
ateşle yaşamını yitirmesi ülkeyi ayağa kaldırdı. Protesto gösterileri
düzenlenmeye başlandı. Öğrenciler üniversite ve liseleri işgal etti.
Her sokakta eylemler var.

Polis merkezleri, bankalar ve uluslararası şirketlerin merkezleri
hedef alınıyor. Ülkedeki zarar milyar dolarla ifade ediliyor.
Olaylardan hükümeti sorumlu tutan muhalefet, erken seçim istiyor. Yani
iktidar, sallanıyor. Protesto eylemlerinin düzenleyicileri ise
anarşistler.

Gazete ve televizyon haberlerinden sonra Türkiye'de de insanlar "Kim
bu anarşistler" diye sormaya başladı. Çünkü bizde de son dönemde polis
kurşunuyla yaşamını yitirenlerin sayısı hayli fazla. Polis işkencesi
de cabası. Malum, Türkiye'de anarşist deyince darbelerin yarattığı
kültürle halkın aklına teröristler geliyor.

Peki kimdi bu anarşistler? Türkiye'dekiler kaç kişiler? Kendilerini
nasıl tanımlıyorlar? Onlar ne tür eylemler düzenliyor? Batı'da 1800'li
yılların sonlarında ortaya çıkan bu ideolojinin Türkiye'deki tarihi
nedir?

Bunları 12 Eylül darbesi sonrasında Türkiye'deki anarşist hareketi
başlatan grup içinde yer alan üç isimle konuştuk; Gazi Bertal, Ahmet
Kurt ve Zelha Cangi. Anarşist dergi Mecmu-a'yı çıkartıyorlar. Bertal
ve Cangi, anarşizmle ilgili kitapları yayınlayan Kaos Yayınları'nda
çalışıyor.

* Türkiye'deki anarşistler kimler?

Zelha Cangi: Çok farklı mesleklerden, yaşlardan ve kültürlerden
insanlar anarşiyi benimsiyor. Veya anarşizme sempati duyuyor.

* Türkiye'de anarşistlerin sayısı ne kadar?

Ahmet Kurt: 1000 civarında.

* Bunlar eylemci olanları mı?

A.K: Hayır. Anarşistlerin en kalabalık olduğu protesto yürüyüşü 1 Mart
Tezkeresi'ne karşı Ankara'da düzenlenen eylemdi. 500 civarında
anarşist vardı. Yunanistan'daki anarşist sayısı da 5-6 bin civarında.
Yani öyle 10 binler değil.

* Anarşizmde nasıl bir yapılanma var?

AK: Çeşitli gruplar olarak varız. Merkezi bir yapımız yok.

* Nasıl bir araya geliyorsunuz?

Gazi Bertal: İstanbul'daki herhangi bir siyasi cinayet veya kitlesel
protestoda her zaman 60 ile 100 arasında anarşist bulabilirsiniz.

Z.C: Bu rakam bir anda olan eylemlerde geçerli. Birbirimizden habersiz geliriz.

G.B: Hrant Dink öldürüldüğünde herkes birbirinden habersiz Taksim'e
çıktı. Birileri kara bayrağı açtı. Etrafında toplandık.

* Anarşistler Türkiye'de hangi eylemleri gerçekleştirdi, şu an
yürüttükleri bir kampanya var mı?

G.B: Birçok alanda iz bırakıyoruz. Çevre sorunları ve nükleer karşıtı
mücadeleyi anarşistler gündemde tutuyor. Sol bu alandaki birikimini ve
tepkisini anarşistlerden esinlenerek ortaya koymuştur.

Z.C: 1980'lı yıllardaki gruplarda her türden anarşist vardı. Uygarlık
karşıtı anarşist ile sendikalist anarşist yan yanaydı. Şimdi öyle
değil. Her biri ayrı bir grup.

A.K: Ekoloji, cinsiyetçilik ve militarizm konularında sık sık eylem
yapıyoruz. 1 Mayıs'lara katılıyoruz. Anti militarist hareketi
anarşistler yürütüyor. İtalyan Sanatçı Pippa Bacca'nın tecavüz
edildikten sonra öldürülmesi üzerine "Biz erkek değiliz inisiyatifi"
kuruldu. Sinagog saldırılarından sonra olay yerine ilk gidenler
anarşistlerdi. 10 kişiydik, ellerimizde çiçekler. Onlara "Sizi
Türkiye'de istemeyen Türklerden değiliz" demek istedik.

G.B: Pippa'nın öldürülmesi üzerine ilk kez bir grup erkek siyah
gelinlik giyerek "Bir kadına tecavüz edip öldürmek erkeklikse biz
erkek değiliz" dedi. Toplumsal muhalefet ve sosyal hayatın içinde
anarşistler mutlaka var. Küçük kaldığımız için görünmüyor olabiliriz.
Tersane isçilerinin sorunlarıyla uğraşan, onlara destek olan anarşist
grup da var, yıkılmaya çalışılan gecekondu mahallesinin halkıyla
birlikte mücadele eden grup da var.

ilk anarşistler Ermeni'ydi

* Vicdani ret kampanyalarını anarşistler mi yürütüyor?

G.B: Evet. Vicdani ret, Tayfun Gönül adlı bir anarşist arkadaşımızın
1989'da "Zorunlu askerliğe hayır" diye kampanya düzenlemesiyle girdi
hayatımıza. Sonra da birçok anarşist arkadaşımız veya anarşist
olmayanlar da vicdani retçi oldu. Ama 'total ret' diye bir durum var.
Bu bana daha doğru geliyor. Devletten hiçbir talebim olmayınca
devletin de benden bir şey istemeye hakkı yok.

* Kaç vicdani retçi anarşist var?

G.B: 70 civarında.

* Türkiye'deki anarşizmin tarihi ne kadar?

A.K: 12 Eylül'den sonra ortaya çıktık. Uzun süre kendimize anarşist
diyemedik. Çünkü anarşizm, terörle eşanlamlı olarak anılıyordu. 15-20
kişiydik. Sokak Yayınları'nı kurduk, sonra Kara dergisini çıkardık.
1989'dan sonra ise ayrışmalar oldu.

* İlk anarşistler?

G.B: Osmanlı'nın dağılma döneminde bol miktarda anarşistlerden
bahsediliyor. Bununla ilgili çeşitli belgeler de var. Bu topraklardaki
ilk anarşistler Ermeni anarşistlerdi. Bulgaristan'dan gelen
anarşistler de vardı. 1890'daki bir fabrikadaki grevden söz ediliyor.
Padişahın, zabıta müdürüne gönderdiği talimatta, "Anarşistler ve
sosyalistlerin tevkif edilmesi" gibi bir cümle geçiyor. Buradan
anlıyoruz ki; anarşistleri doğru anlamda kullanmışlar. "Bu fabrikada
anarşistler var" denilseydi karışıklığa neden olabilirdi ama cümle çok
açık.

* Peki, cumhuriyet döneminde hiç anarşist yok mu?

Z.C: Garip ama hiç yok. Sadece sol var.

G.B: Osmanlı'nın son döneminde yaşamış anarşistlerle bugünkü
anarşistler arasında bağ kuran ne bir yazı ne de kitap var. Bugünkü
hareketle o günkü hareketin birbirine değen uçları yok. 1980 öncesi
anarşist olmuş herhangi bir kişiyle tanışmadık hiç.

* Halk anarşistleri tanıyor mu artık?

Z.C: Bizleri terörist olarak görme durumu bitti. Ama solcu olarak algılanıyor.

G.B: Okuyan kesim anarşistleri ayırt edebiliyor.

Komşudaki olaylar başka ülkelere de sıçrayabilir

* Yunanistan'daki anarşistlerin sayısı çok olmamasına karşın isyan nasıl büyüdü?

A.K: Onların köklü anarşist geçmişi var.

Z.C: Onların örgütlenme biçimleri de bu eylemlere uygun. Bir araya
geliş biçimleri de kendilerine özgü bir ağla oluyor. Olayların
başlatan ve yönlendirenler anarşistler. Olayların içinde yer alanların
hepsi anarşistler değil.

G.B: Yunanistan'ın son 30 yılı ile Türkiye'nin 30 yılını
karşılaştırdığımızda çok fark var. Orada tartışan ve sorgulayan bir
toplum var. Bir zam olsa bile eylem düzenlenir. Türkiye'de ise yüksek
sesle bile konuşmayan toplum var. Bir de toplumun kendisi de
sağcılaştı. Halk, faşizan zihniyeti benimser hale getirildi. Halkın
kendisinde MHP'yi aşan bir zihniyet söz konusu. Öyle ki MHP, halka
fren koyuyor. Yunanistan'daki hareket de bir gecede bastırılabilir ama
eylem bir gecelik değil. Başka bir yerden yine patlak verir. Çünkü
toplum bunu üretiyor.

* "Anarşistler yönlendiriyor ama halk da arkalarında gidiyor mu?" diyorsunuz?

A.K: Onlarda da darbe yaşandı. Ama onlar cuntaya karşı direndi.
Darbecilerini de yargıladılar.

* İsyan başka ülkelere sıçrar mı?

İsyan alevleri başka ülkelere sıçrama kapasitesine sahip. İsyanın
önemi büyük; Atinalılar vitrinlerden, ışıklardan gökyüzüne bakamaz
olmuştu, anarşistler vitrin ve ışıkları ortadan kaldırarak insanlara
bunu hatırlattı.

* Dünyanın her yerindeki küreselleşme karşıtı eylemlerin arkasında
anarşistler mi var?

Z.C: Evet. Birçoğunu anarşistler gerçekleştiriyor. G-8 gibi zirvelerde
düzenlenen protestolarda anarşistler etkin.

* Her alanda eylemler düzenliyorsunuz. Yunanistan'da bir çocuğun
polisce öldürülmesiyle hayat durdu. Türkiye'de son dönemde polis
kurşunuyla sık sık insanlar ölüyor. Neden bu konuda bir protesto veya
eylem düzenlemediniz?

A.K: Biz, solla aramıza çizgi çekemedik. Solla birlikte hareket eden
anarşistler var. Bu bağı koparamadığımız için yaratıcı ve bağımsız
eylemler gerçekleştiremiyoruz.

G.B: Türkiye'de sürekli öldürme olayları yaşanıyor. Yunanistan'daki
gibi polis bir kişiyi yeni öldürmedi ki! Türkiye'de polisin öldürdüğü
insanları yıllara ve aylara böldüğümüzde son üç yılda her güne bir
insan düşüyor. Biz ölümü kanıksadık. Doğal olarak da polisin karıştığı
olayı, bir başlangıç noktası haline getirme reflekslerimiz köreldi.
Şimdi anarşist hareket içinde tartışılan bir eylemi anlatacağım size.

* Nedir o?

Bir anarşist grubu, geçtiğimiz kurban bayramlarının birinde bağlanmış
bir danayı serbest bıraktı. Sonra da afiş ve yazıyla bunu duyurdular:
"Biz bir kurbanlık danayı özgürleştirdik." Bir kısım anarşistler dalga
geçti. Bir kısmı ise "Çok iyi eylem. Biz hayvan kesilmesine karşıyız.
Ayrıca vejetaryeniz." Ama serbest bırakanlar, eleştiriler karşısında
eylemi geliştiremediler. Belki de çoğumuz eylemi savunsaydık ve
çoğaltsaydık başlı başına bir olay olabilirdi. Yunanistan'da toplumsal
yelpazede görünürde olanlar anarşistlerdir. Türkiye'de ise görünürde
olanlar anarşistler değil sol muhalefet.

Kimlik taşımıyorum soyadı kanununa karşıyım

G.B: Büyük eylemlere Türkiye'den giden anarşistler var.

* Yunanistan'daki olaylarda yer alan Türk anarşistler var mıdır?

A.K: Vardır. Orada yaşayan Türk anarşistler de var. İlişkilerimizin en
iyi olduğu anarşistlerin başında Yunanistan'dakiler gelir.

Z.C: Yunanistan'daki anarşistler dayanışma istemiyor. Herkes kendi
bölgesinde bir şeyler yapsın istiyorlar. Yaşananlar burada da esin
kaynağı olmamalı, yaygınlaşmalı.

* Türkiye'deki anarşist hareket dünyadakiyle bağlantılı mı?

* Türkiye'deki anarşistler ne istiyor?

G.B: Anarşizm özgürlükçü bir düşüncedir; iktidarın olmamasını,
kimsenin kimseyi yönetmemesini, herkesin eşit ve adil bir dünyada
yaşamasını isteriz. Anti otoriter ve anti hiyerarşiktir. Bırakın
insanın insana hükmetmesine insanın doğaya ve hayvanlara hükmetmesine
de karşıyız. Kimlik taşımıyorum. Polis sorduğunda işyerinde diyorum.
Soyadı Kanunu'na karşıyım.

* İş hayatını nasıl sürdürüyorsunuz?

Z.C: Yayınevinde ücretli çalışanımız yok. Her şeyi kendimiz yapıyoruz;
yerleri de temizliyorum, çay da yapıyorum, kitabın sayfasını da
düzenliyorum. Çek kullanmıyoruz. Bütün işlerimizi sözle yapıyoruz.
Sözleşme yapmıyoruz. Burada polisin ve askerin işlediği cinayetlerin
bizde ayaklanmalara yol açmadığına ek yapmak istiyorum. Çünkü bu
ülkede 30 yıldır süren bir iç savaş var.


[ Bu haber/söyleşi, 15 Aralık 2008 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanmıştır.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/haber,A95A9DA913B54B6494E64E0E0BAA93F4.html ]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder